Hz. Muhammed'e (s.a.v.) Vahyin Gelişi

Hira Günleri: Hz. Muhammed (s.a.v.) 40'lı yaşlarına yaklaşırken yalnız kalmak ve tefekkür etmek amacıyla sık sık Mekke yakınlarındaki Nur dağında bulunan Hira mağarasına gitmeye başladı. Çünkü şehirdeki adaletsizlikler, kötülükler, haksızlıklar, insanların taşlara, tahtalara Tanrı diye tapmaları, birbirlerini aldatmaları, dolandırmaları vb ahlaki çöküntüler O'nu etkiliyor, üzüyordu. Bu yüzden bu mağaraya giderek orada yalnız başına günlerce kalıyor, Allah'ın büyüklüğünü düşünüyor, O'na ibadet ediyor, toplumun içinde bulunduğu kötü durumu düşünüp üzülüyordu.
www.huseyinarasli.com

İlk Vahiy: 610 yılının Ramazan ayında Hira Mağarası'nda Cebrail meleği Peygamberimize Allah'ın ilk vahiylerini getirdi. Hz. Muhammed mağarada düşüncelere dalmışken Cebrail (a.s.) geldi ve O'na:
— "Oku!" dedi.
Peygamberimiz korku ve endişe içinde,
— "Ben okuma bilmem!" dedi.
Cebrail (a.s.) ikinci kez,
— "Oku!" dedi.
Peygamberimiz yine,
— "Ben okuma bilmem!" dedi.
Bunun üzerine Cebrail üçüncü kez aynı isteği tekrarlayınca Peygamberimiz,
— "Ne okuyayım?" diye sordu.
O zaman Cebrail, Alak suresinin ilk beş ayetini O'na okudu. "Oku! Yaratan Rabb'inin adıyla oku. O insanı 'alak'tan yarattı. Oku! İnsana bilmediklerini öğreten, kalemle yazmayı öğreten Rabb'in en büyük kerem(cömertlik) sahibidir." (Alak suresi, 1.-5. ayetler). Hz. Muhammed (s.a.v.) de kendisine okunan bu ayetleri Cebrail ile birlikte tekrar etti. Böylece Allah'tan ilk vahiyleri ve peygamberlik görevini almış oldu.


Varaka'ya Danışma: Peygamberimiz yaşadığı bu olayın verdiği korku içerisinde koşarak evine gitti. Hemen yatağına yatıp eşi Hatice'ye "Beni örtün, beni örtün!" dedi. Bir süre dinlenip sakinleştikten sonra başından geçenleri eşine anlattı. Eşi O'nu "Korkma! Allah seni hiçbir zaman utandırmaz. Sen hep doğruyu söylersin. Eli açık ve cömertsin. Fakir ve muhtaçlara yardım eder, misafiri ağırlarsın." diyerek teselli etti. Hatice daha sonra O'nu, Tevrat ve İncil hakkında geniş bilgi sahibi olan amcasının oğlu Varaka bin Nevfel'e götürdü. Varaka Hz. Muhammed'i dikkatlice dinledikten sonra "Sen bu ümmetin peygamberi olacaksın. Sana gelen melek, Musa'ya (a.s.) gelen melektir. Kavmin sana eziyet edecek ve seni yurdundan çıkaracaklar. Şayet o günlere yetişirsem Allah için sana yardım ederim." dedi.


İkinci Vahiy: Peygamberimize bir müddet vahiy gelmedi. Bir gün Hira Mağarası'ndan dönerken yolda Cebrail'i gördü. Korku ve endişeyle evine vardı ve yatağına girip örtündü. Bu sırada Müddessir suresinin ilk ayetleri indirildi: "Ey bürünüp sarınan! Kalk ve (insanları) uyar, sadece Rabb'ini büyük tanı. Elbiseni tertemiz tut. Kötü şeyleri terket."
www.huseyinarasli.com

Yakın Çevreye Çağrı: Bu ayetlerin gönderilmesinin ardından Peygamber Efendimiz tebliğ (uyarma) vazifesine başladı. Önce en yakınlarından başlayarak çevresindekilere İslam dinini ve kendisinin Allah'ın resulü olduğunu tebliğ etmeye başladı. O'na ilk inananlar; eşi Hz. Hatice, yakın arkadaşı Hz. Ebubekir, amcası Ebu Talip'in oğlu Hz. Ali ve azat ettiği kölesi Hz. Zeyd oldu.


Çağrının yaygınlaşması: Peygamberimiz İslam davetini üç yıl boyunca gizli bir şekilde yaptı. Bu sürede Müslümanların sayısı kırka ulaşmıştı. Peygamberliğin üçüncü yılında Cebrail meleği tekrar vahiy getirdi. Bu vahiyde Allah şöyle buyuruyordu: "Sana emrolunanı açıkça söyle ve ortak koşanlardan yüz çevir." Bu emir üzerine Hz. Muhammed insanları açıkça İslam'a çağırmaya başladı. Bir gün Safa tepesine çıkarak insanlara seslendi:
— Ey Kureyşliler! Size, şu tepenin arkasında bir düşman var, şimdi size saldıracak desem bana inanır mısınız? diye sordu.
Orada bulunanlar,
— Evet, inanırız. Çünkü senin daha önce yalan söylediğini hiç duymadık, dediler.
Bunun üzerine Peygamberimiz,
— O halde ben size, önümüzde şiddetli bir azap günü bulunduğunu, Allah'a kulluk etmeyenlerin bu büyük azaba uğrayacaklarını haber veriyorum... Yemin ederim ki Allah'tan başka ilah yoktur. Ben de Allah'ın size ve bütün insanlara gönderdiği peygamberiyim... diyerek Mekkelileri Müslüman olmaya çağırdı. Amcası Ebu Leheb "Bizi bunun için mi çağırdın?" diyerek kaba ve kırıcı sözler söyledi. Bu çağrı sonrasında ve Peygamberimizin çabalarıyla İslamiyet Mekke'de yayılmaya başladı.


Mekkeli Müşriklerin Peygamberimizi Vazgeçirme Çabaları: İslam dininin Mekke'de yayılmaya başlaması insanları rahatsız etti. Çünkü putperestliğin ortadan kalkması demek Mekke'nin ileri gelenlerinin ekonomik olarak çöküntüye uğraması, gelir kaynaklarının kesilmesi demekti. Ayrıca sosyal düzenleri bozulacaktı. Bunun üzerine öncelikle Hz. Muhammed'e makam, mevki, para teklif ederek O'nu İslam davetinden vazgeçirmeye çalıştılar. Peygamberimiz kabul etmedi.
www.huseyinarasli.com

İşkence ve Boykot Dönemi: Mekkeli müşrikler İslam'ın yayılmasını önlemek için yalan ve iftiraya başvurdular. Peygamberimizle ve Müslümanlarla alay ettiler. Sonuç vermeyince kimsesiz ve fakir Müslümanlara ağır eziyetler, işkenceler yapmaya başladılar. Onlarla alışverişi kestiler, boykot uyguladılar, şehirden dışladılar.


İlk Hicret, Habeşistan: Mekkeli müşriklerin işkence ve baskıları dayanılmaz hale gelince Müslümanlardan bir grup Cafer-i Tayyar başkanlığında Habeşistan'a göç etti (615-616).


Hüzün Yılı: Hz. Muhammed (s.a.v.) peygamberliğin onuncu yılında en büyük destekçilerinden olan amcası Ebu Talip ile eşi Hz. Hatice'yi kaybetti. Bu iki değerli insanın vefatı dolayısıyla Peygamberimiz çok üzüldü ve bu seneye "hüzün yılı" adı verildi.
www.huseyinarasli.com

Taif Yolculuğu: Hz. Muhammed her türlü olumsuzluğa rağmen İslam'ı tebliğ etmeye devam ediyordu. 620 yılında Taif'e giderek oradaki insanları Allah'ın dinine çağırmak istedi. Ancak Taifliler O'na çok kötü davrandılar. Taşlayarak şehirden kovdular.


Akabe Biatları: Peygamberimiz şehir dışından Mekke'ye gelen yabancılara da İslam'ı tebliğ ediyordu. Peygamberliğin on birinci yılında, hac görevi için Medine'den gelen altı kişi ile Mekke'nin Akabe bölgesinde görüşüp onları Müslüman olmaya çağırdı. Onlar da bu daveti kabul edip Müslüman oldular (621) ve ertesi yıl aynı yerde görüşmek üzere sözleşip Medine'ye döndüler. Bu insanlar Medine'de İslam'ı anlattılar ve çok kişinin Müslüman olmalarını sağladılar. Bir sonraki yıl daha kalabalık bir grupla Mekke'ye gelip Peygamberimize bağlılıklarını bildirdiler (622). Peygamberimizin Medinelilerle yaptığı bu iki görüşmeye Akabe biatları denir. Medineliler bu görüşmelerde Peygamberimizin ve Müslümanların Mekke'de uğradıkları eziyetleri, işkenceleri, baskıları görüp onları Medine'ye davet ettiler. Medine'de Hz. Muhammed'i ve Mekke'den gelen Müslümanları her şartta ve her durumda koruyacaklarına söz verdiler. Bunun üzerine Peygamberimiz isteyen Müslümanların Medine'ye göçebileceklerini söyledi. Böylece bazı Müslümanlar Medine'ye göç ettiler. Medine'de İslamiyet hızla yayılmaya başladı.