19. Yüzyıl Türk Edebiyatı

19. yüzyılda Divan edebiyatı, batı etkisinde gelişen Tanzimat edebiyatının karşısında etkisini yitirmiş, çöküş dönemine girmiştir. Bu asırda Enderunlu Fazıl, Yenişehirli Avni, Keçecizade İzzet Molla, Leyla Hanım, Adile Sultan gibi şairler Divan edebiyatı geleneğini sürdürmüşlerdir. Ancak klasik edebiyata bağlı bu şairlerin çoğu bu yüzyılda mahalli-folklorik üsluba daha fazla yönelmişler,halk söyleyişlerini daha çok kullanmışlardır. Bu dönemde divan şiiri ile halk şiiri arasındaki etkileşim zirveye çıkmış, divan şairleri halk edebiyatının etkisiyle dilde sadeleşme eğilimine girmişlerdir. Kimi halk şairleri de nazım şekli, vezin ve mazmunlar yönüyle Divan edebiyatından etkilenmişler, hece vezninin yanında aruz vezniyle de şiirler yazmışlardır.
www.huseyinarasli.com


ENCÜMEN-İ ŞUARA TOPLULUĞU:

Encümen-i Şuara, klasik şiir mensuplarının son buluşması olup batılılaşma etkisinin giderek arttığı 19. yüzyıl edebiyat dünyasında divan şiirine bağlı kalmayı sürdüren şairlerin oluşturduğu, başkanlığını ise Leskofçalı Galip'in yaptığı bir topluluktur. Bu şairler 1861-1862 yılları arasında Hersekli Arif Hikmet Bey'in Aksaray'daki evinde her salı günü toplanarak şiir okurlar, şiir üzerine sohbetler yaparlar, şiir yazmak isteyen gençlere yardımcı olurlardı. Bu toplantılarda divan şiiri (klasik şiir) hakimdi. Encümen-i Şuara mensubu şairler eserlerinde Divan edebiyatının "sebk-i hindî" akımını takip etmeye çalışmışlardır. Tanzimat edebiyatının birinci kuşak şairlerinden Namık Kemal ve Ziya Paşa da gençlik yıllarında bu topluluğun toplantılarına katılmışlardır. Hatta toplantılarda şiirleri okuma görevi, gür sesinden dolayı en genç üye Namık Kemal'e verilirdi.


Yenişehirli Avnî: Divan edebiyatının son temsilcilerinden olan Avnî, mevlevi tarikatına mensuptur. Şiirlerinde tasavvufî konulara ağırlık vermiş, doğal bir üslup kullanmıştır. Klasik edebiyata ait mazmunların yanında Batılılaşma sürecinin etkisiyle Türkçeye giren yeni kelimelere de eserlerinde yer vermiştir.
www.huseyinarasli.com
Eserleri: Divan, Ateşgede (Şeyh Galib'in "Hüsn-ü Aşk" adlı eserine nazire olarak yazılmış mesnevi), Mesnevi Tercümesi, Âbnâme.


Keçecizade İzzet Molla: Medrese tahsili görmüş, müderrislik ve kadılık görevlerinde bulunmuş olan İzzet Molla, Sultan II. Mahmud döneminde sarayla yakın ilişkiler kurmuş, ancak sonradan Keşan ve Edirne olmak üzere iki defa sürgüne gönderilmiştir. Keşan'a sürgün edilme hikayesini anlattığı "Mihnetkeşan" adlı mesnevisi meşhurdur. Bu mesnevi siyasi bir hiciv niteliğindedir. Keçecizade gazel ve mesnevi türlerinde başarılı olmuştur.

Eserleri: Divan- Bahar-ı Efkâr (divan), Divan-ı Hazar-ı Âsar (divançe), Mihnetkeşan (mesnevi), Gülşen-i Aşk (mesnevi), Naz u Niyaz (mesnevi).


Enderunlu Vâsıf: Enderunlu Vasıf, Enderun Mektebi'nde yetişmiş bir divan şairidir. Şiirlerinde 18. yüzyıl şairlerinden Nedim'in etkisi görülür. Nedim'in mensubu olduğu mahalli akımın etkisiyle şiirlerinde halk söyleyişlerini, günlük konuşmaları kullanmıştır. Şarkı ve gazelleriyle şöhret bulan Enderunlu Vasıf, edebiyatımızda en çok şarkı yazan şairdir.

Eserleri: Divan


Leyla Hanım: 19. Yüzyıl divan şairlerinden Keçecizade İzzet Molla'nın yeğeni olan Leyla Hanım, tam bir divan sahibi şair olup hemen hemen bütün nazım şekillerinde şiirler söylemiştir. Şiirlerinde dini-tasavvufi konuları yoğun bir şekilde işlemiş, gazellerinde ise daha çok dünyevi aşka yer vermiştir.


Şeref Hanım: Şair bir babanın kızı olan Şeref Hanım, üslup ve içerik olarak Leyla Hanım'ı takip etmiştir. Kasidelerinde dini konuları, gazellerinde ise beşeri aşkı işlemiştir. Divanı vardır.
www.huseyinarasli.com

Adile Sultan: Sultan II. Mahmut'un kızı olan Adile Sultan, şiirlerinde ağırlıklı olarak dini-tasavvufi konulara yer vermiştir. Aruz vezniyle yazdığı şiirlerinin yanında hece ölçüsüyle ilahiler de yazmıştır. Bazı şiirleri bestelenmiştir. Divanı vardır.


Bayburtlu Zihni: Hem aruz, hem de hece ölçüsüyle şiirler yazmıştır. Şiirlerinde "Zihnî" mahlasını kullanmıştır. Bir halk âşığı, şair ve aynı zamanda iyi bir nesir yazarıdır. Divan sahibi olan şair, aruzlu şiirlerinde ağır bir dil kullanmıştır. Hece ölçüsü ile yazdığı koşmalarında ve destanlarında ise dili açık ve durudur.

Eserleri: Divan- Zihni, Sergüzeştname-i Zihni, Kitab-ı Hikaye-i Garibe (mensur).


Dadaloğlu: Toroslarda yaşayan göçebe Avşar boyuna mensup olan Dadaloğlu, 19. yüzyıl âşıklarındandır. Sazıyla ve şiirleriyle Avşarlar arasında kendini kabul ettirmiş, Avşarlar'ın sözcüsü olmuştur. Bugün mevcut olan 130 kadar şiirinin tamamı hece ölçüsüyle yazılmıştır. Koşma, semai, varsağı biçimlerinde şiirleri vardır.
www.huseyinarasli.com

Erzurumlu Emrah: 19. yüzyıl âşıklarındandır. Medrese öğrenimi görmüş olan Erzurumlu Emrah, klasik edebiyatın temel bilgilerine de sahiptir. Aruz vezniyle ve hece vezniyle şiirler yazmıştır. 200 civarındaki şiirinde hece ölçüsünü kullanmıştır. Hece ölçüsünü kullandığı bu şiirlerin büyük bir kısmı ise koşmadır. Şiirleri arasında az sayıda destan da vardır.


Dertli: Dertli'nin asıl adı İbrahim'dir. Bâdeli aşıklarımızdandır. Bade içmek; rüyada aksakallı bir ihtiyar elinden içilen bade ile kendinden geçmek ve uyandıktan sonra aşıklık yeteneğine kavuşmak demektir. Dertli, ilk şiirlerinde Lütfi mahlasını, Mısır dönüşünde ise Dertli mahlasını kullanmıştır. Hem aruz, hem de hece ölçüsüyle şiirler söylemiştir. Şiirlerinde; din, tasavvuf, beşeri aşk, sosyal konular, doğa, hiciv, mizah, gurbet, hasret, dert vb konuları işlemiştir.
www.huseyinarasli.com

Aşık Seyranî: Asıl adı Mehmet'tir. 15 yaşında iken bade içmiş, bundan sonra "Seyrani" adını almıştır. Şiirlerinde dini- tasavvufi konuları ağırlıklı olarak işlemiştir. Ancak Seyrani mutasavvıf bir şair olarak değil, bir saz şairi olarak dini konuları halka basit bir dille anlatmıştır. Bir ara İstanbul'a gidip divan şairleriyle tanışmış, ancak burada söylediği "taşlamalar" nedeniyle hakkında takibat başlatılmış, o da İstanbul'u terkedip memleketi Develi'ye (Kayseri) dönmüştür. Dini ilimler ve genel kültür konularında çok iyi yetişmiş olan Seyrani, ilahi aşkın verdiği bir coşkunlukla lirik şiirler yazmıştır. Şiirlerinde daha çok hece ölçüsünü kullanmış, daha önce pek rastlanmayan kafiye yapılarına yer vermiştir. Hece ölçüsüyle yazdığı koşma, destan, semai, devriye, nefes ve şathiyeleriyle meşhur olmuştur. Ayrıca ilahi, münacaat, na't türlerinde de eserler vermiştir.