18. Yüzyıl Türk Edebiyatı

18. yüzyılda artan toprak kayıpları, siyasi istikrarsızlıklar, batıdaki bilimsel gelişmelerden uzakta kalış, halk ayaklanmaları vb nedenlerle Osmanlı Devleti'nde sefalet artmıştır. Buna karşın başta devlet erkanı olmak üzere zengin kesimde sefahat da artmış, israf ve lüks merakı bu kesimi sarmıştır. Bu asırda zevk ve eğlencenin doruğa çıktığı 1718-1730 yılları "Lale Devri" olarak adlandırılır. 17. yüzyıl divan edebiyatında şairler önceki yüzyıllarda yaşamış ustaların edebi zevkleri doğrultusunda başarılı şiirler yazmışlar, ancak farklı bir tarz, farklı bir sanat ortaya koyamamışlardır. Bu asırda mahallileşme arzusuyla halkın konuşma diline ait söyleyişler, günlük ve sıradan konular mahalli-folklorik üslup temsilcisi şairler (örneğin Nedim) tarafından işlenmiş, edebiyat halkın zevkine yaklaşmıştır. Bu asırda en çok rağbet gören nazım şekli ise gazeldir. 17. yüzyılın en çok gazel söyleyen şairi Edip'tir. www.huseyinarasli.com



Nedim: Nedim'in asıl adı Ahmet'tir. 1681 yılında İstanbul'da doğmuş, iyi bir eğitim görmüş, Arapça ve Farsça'yı bu dillerde şiir yazacak kadar öğrenmiştir. Daha sonra müderris olarak görev yapmıştır. Şairlik yeteneği sayesinde Damat İbrahim Paşa'nın dikkatini çekmiş, Lale Devri'nin en önemli şairlerinden olmuştur. Nedim, şairliğinin yanı sıra müderris ve mütercim olarak da döneminin kültür hayatına büyük katkılar sağlamıştır. Şiir lügati çok zengin olmayan Nedim'in asıl hüneri dili kullanmadaki ustalığıdır.Yerlilik merakıyla halka ait söyleyişleri şiirlerinde ustaca kullanmıştır. Bu sebeple Nedim'e ait "Nedimane" tarzı gelişmiştir. Şair 18. asırda mahalli-folklorik üslubun en önemli temsilcisidir. Nedim, şuh bir eda ile gazeller, musammatlar, şarkılar yazmış, bu eserleri kendisi daha hayatta iken bestelenmiştir. Uçarı ve rahat bir söyleyişle yazdığı şiirlerinde dinî ve tasavvufî konulara hiç yer vermeyen Nedim aşk, şarap, eğlence, sevgili temalarını konu edinmiştir. Nedim aynı zamanda halk edebiyatının etkisiyle şiirlerinde hece ölçüsünü de kullanmıştır. Şair 1730 yılında Patrona Halil İsyanı sırasında ölmüştür. Bu isyan Lale Devri'ni de bitirmiştir.
www.huseyinarasli.com
Eserleri: Nedim Divanı, Sahâifü'l-Ahbar (tercüme), Aynî Tarihi (tercüme).


Enderunlu Fazıl: Mahalli-Folklorik üslubun 18. yüzyıldaki diğer temsilcilerinden olan Enderunlu Fazıl, rahat ve uçarı söyleyişte Nedim'in bir adım ötesine geçmiş, şiirlerinde müstehcen ifadeleri de kullanmıştır. Divan sahibi bir şair olmasına karşın asıl şöhretini mesnevilerine borçludur. Farklı coğrafyaların maddi kültür unsurlarını şiirlerinde başarıyla kullanmıştır. Ayrıca güçlü bir tasvir yeteneğine sahiptir.

Eserleri: Divan, Çenginame.

Mesnevi Eserleri: Defter-i Aşk, Hubanname, Zenanname


Müverrih Sururî: Mahalli-Folklorik üslubun 18. yüzyıldaki diğer temsilcilerinden olan Sururi, tarih düşürme sanatındaki ustalığından dolayı "müverrih" lakabıyla anılmıştır. Sururi, tanık olduğu veya duyduğu her konuya tarih düşürmüş, gündelik hayatın sıradan olaylarını bile tarih manzumelerine konu yapmıştır.
www.huseyinarasli.com
Eserleri: Neşatengiz (Sururi'nin divanı), Hezliyat, Mecmua.


Koca Ragıp Paşa: 18. yüzyılın büyük devlet adamlarından olan (sadrazamlık yapmıştır) Koca Ragıp Paşa, bu asırda hikemî üslubun en büyük temsilcisidir. Klasik estetiğe bağlı kalarak hikemi üslupla yazdığı az sayıdaki şiirleriyle Nabi'nin takipçisi olmuştur. Onun şiirleri hikmet yüklüdür. Söyleyişi güçlü, pürüzsüz ve açıktır. Anlatımını atasözleri ve deyimlerle güçlendirmiştir. Ragıp Paşa'nın beyitleri bugün bile dillerde dolaşmaktadır.
www.huseyinarasli.com
"Şecâ'at arz ederken merd-i kıbtî sirkatin söyler." Koca Ragıp Paşa

Eserleri: Divan, Münşeat Mecmuası.


Fıtnat Hanım: Divan edebiyatının kadın şairlerinin en meşhuru olan Fıtnat Hanım, Tanzimat yazarlarınca "Hanımefendi Hazretleri" ve "Şairler Kraliçesi" gibi lakaplarla anılmıştır. Divanındaki gazellerin çoğu nazire olarak yazılmıştır. Ancak kendi duygularını da zarif bir şekilde ifade ettiği manzumeleri vardır. Hikemî üslubun 18. asırdaki temsilcilerindendir. Akıcı ve zarif bir söyleyişi vardır. Az şiir yazmış, ancak yazarken özenli ve titiz davranmıştır. Divanı vardır.


Şeyh Galip: Sebk-i Hindî üslubunun son büyük şairidir. Asıl adı Muhammed Esat olan Şeyh Galip, 1757 yılında İstanbul'da doğdu. Mevlevî bir aileye mensup olup tahsilinde Mevlevîliğin etkisi kuvvetlidir. Gençliğinde Fuzuli, Hayali, Nedim, Nef'i gibi şairlerden etkilenip bunlara nazireler yazmış, daha sonra Sebk-i Hindî üslubunun İran'daki önemli temsilcilerinden Şevket Buharî'ye yönelmiştir. Divan edebiyatının son büyük temsilcisi olan Şeyh Galib'in şiirlerinde Sebk-i Hindî üslubunun etkisi görülür. Şiirlerinde soyut kavramlara yönelmek, mazmunları kullanmak, hayal unsurlarına ağırlık vermek, tezat sanatından çok fazla yararlanmak, simgesel anlatımları kullanmak Şeyh Galib'in başlıca vasıflarındandır. Mutasavvıf bir şair olduğu için eserlerinde ilahi aşkı, tasavvuf âdâbını konu edinmiştir. Şeyh Galip 1799 yılında 42 yaşında iken vefat etmiştir.

Eserleri:
› Divan: Şeyh Galip henüz 24 yaşında iken divanı tertip edilmiştir. Ancak şair daha sonraları yazdığı şiirleri ekleyerek divanının hacmini genişletmiştir.
› Hüsn-ü Aşk: Şeyh Galib'in en önemli eseridir. Mesnevi nazım şekliyle yazdığı 2042 beyitlik bu eserinin konusunu tasavvufî aşk oluşturur.
› Şerh-i Cezire-i Mesnevi
› Sohbetü's-Safiyye


Kâmî: 18. yüzyılda klasik üslubun temsilcilerinden olan Kâmî, mutasavvıf ve alim bir şairdir. Tasavvufla ilgili bir şahsiyet olmasına karşın âşıkâne şiirler yazmıştır.
www.huseyinarasli.com
Eserleri: Divan, Tuhfetü'z-Zevra (mesnevi), Behçetü'l-Feyha (mesnevi), Firuz-name (mesnevi), Mehamü'l-Fukaha (mensur), Nefisetü'l-Uhreviyye (tercüme).


Esrar Dede: Şeyh Galib'in edebiyat dünyasına kazandırdığı ilginç simalardan biridir. Mevlevi tarikatından olan Esrar Dede Arapça, Farsça, Latince, İtalyanca ve Rumca bilen bir şair olup klasik üslubu benimsemiş, âşıkâne gazeller söylemiştir.

Eserleri: Divan, Tezkire-i Şuarâ-yı Mevleviyye.


Vehbî: Soyu ehl-i beyte dayandığı için Seyyid Vehbi olarak anılan şair, 1720 yılında kaleme aldığı "surname" adlı eseriyle meşhurdur. Değişik illerde kadılık görevlerinde bulunmuştur. Önceleri Nabi'nin hikemi tarzını örnek almış, daha sonra Nedim'in yolunu benimsemiştir. Kasidelerinde ise Nefi'yi kendisine örnek almıştır. En önemli eseri Surname'dir. Bu eserinde Sultan III. Ahmed'in şehzadeleri Sultan Süleyman, Mustafa, Mehmet ve Bayezit'in sünnet düğünleri ile kızları Ayşe Sultan ve Emetullah Sultan'ın evlenme merasimlerini anlatmıştır.


Yirmisekiz Mehmet Çelebi: Osmanlı Devleti'nin yurt dışına devamlı görevle gönderdiği ilk büyükelçi olan Yirmisekiz Mehmet Çelebi, yaklaşık bir yıl kaldığı bu ülkedeki izlenimlerini, yaşadıklarını "Fransa Sefaretnamesi" adlı eserinde anlatmıştır. Mehmet Çelebi, İstanbul'dan ayrıldığı günden başlayarak on bir ay sonra tekrar geri dönüşüne kadar seyahati esnasındaki ve Paris'teki bütün hatıralarını, gözlemlerini zarif ve orjinal bir üslupla bu eserinde anlatmıştır. "Fransa Sefaretnamesi", Osmanlı sefaretnamelerinin edebî ve tarihî bakımdan en ünlüsüdür.


Bursalı İsmail Hakkı: Dinî-Tasavvufî Türk edebiyatının 18. yüzyıldaki temsilcilerindendir. Büyük bir mutasavvıf ve şair olan İsmail Hakkı Efendi, manzumelerinde edebî sanat göstermekten çok tasavvufi anlayışı ifade etme amacını ilke edinmiştir. O dönemde Arapça medrese dili olduğu halde İsmail Hakkı, eserlerinin bir kısmını Türkçe yazmış, Türkçeyi imkanlar nispetinde sade bir üslup ile kullanmıştır.
www.huseyinarasli.com
Başlıca Eserleri: Rûhu'l-Beyan Tefsiri, Rûhu'l-Mesnevî, Şerh-i Hadis-i Erbain, Şerh-i Muhammediye, Şerh-i Bostan, Divan.


Erzurumlu İbrahim Hakkı: Dinî-Tasavvufî Türk edebiyatının 18. yüzyıldaki temsilcilerindendir. Büyük bir mutasavvıf ve aynı zamanda araştırmacı olan İbrahim Hakkı'nın eserlerinin sayısı on beşi bulmaktadır. En tanınmış eserleri "İlâhî-nâme" adlı divanı ile bir ilimler ansiklopedisi tarzındaki "Mârifetnâme" adlı mensur eseridir. İbrahim Hakkı "Sefine-i Nuh" adlı eserinde "İlahi-name nazmımdır ve nesrim Marifetname'dir" demiştir.