13. Yüzyıl Türk Edebiyatı

• 13. yüzyıl Anadolu sahasında verilen eserlerin çoğu Anadolu Selçuklular dönemine aittir. Ancak bu eserler Arapça ve Farsça kaleme alınmıştır. Çünkü Anadolu Selçuklu Devleti'ni kuran Türklerin yazı dili gelişmemişti ve sözlü edebiyat dışında edebî gelenekleri pek yoktu.

• Bu sebeple 13. yüzyılda edebiyat dili olarak Farsça, bilim dili olarak Arapça hakimiyeti söz konusudur. Bu dönemde Arapça ve Farsça çok sayıda eser yazılmıştır. Sonrasında Anadolu'da zamanla artmaya başlayan Türk nüfusuna bağlı olarak Türk edebiyatı da gelişmeye başlamış, ilk kez Türkçe eserler yazılmıştır.

• 13. yüzyılda Anadolu'da tasavvuf edebiyatı da büyük bir hızla gelişmiştir. Bu dönemde Mevlana, Ahi Evren, Muhyiddin Arabi, Hacı Bektaş Veli, Yunus Emre gibi mutasavvıflar ve Türkistan diyarından gelen Yesevi dervişleri Anadolu Türk halkına dini ve tasavvufi ilkeleri anlatmak amacıyla Türkçeyi kullanmışlardır. Bu durum 13. yüzyıl Anadolu sahasında Tekke-Tasavvuf edebiyatının doğmasına ve gelişmesine yol açmıştır.



Mevlânâ Celâleddin-i Rumî: Mevlana 1207 yılında Horasan'ın Belh şehrinde dünyaya geldi. Küçük yaşlarda ailesiyle birlikte Anadolu'ya göç etti ve Konya'da yaşamaya başladı. İyi bir tahsil gördü. Zamanının bütün ilim dallarında kendisini çok iyi yetiştirdi. Medreselerde dersler verdi, çok talebeler yetiştirdi. Meşhur mutasavvıf Şems-i Tebrizî ile tanıştığı 1244 yılından sonra manevi olarak büyük bir değişim yaşayan Mevlana, Şems'in 1247 yılında Konya'dan ayrılmasından sonra kendisini şiire verdi. Mutasavvıf (tasavvuf ehli) bir şairdi ve şiirlerini dini-tasavvufi konularda yazdı. Manzum ve mensur eserlerini Farsça yazdı. Ancak eserlerinde Türkçe beyitler de bulunmaktadır. Mevlana 1273 tarihinde Konya'da vefat etti.

Eserleri:
Divan-ı Kebir: Mevlana bu eserini Şems-i Tebrizi'nin hasretiyle yazmıştır. Divan-ı Kebir "Divan-ı Şems" adıyla da anılmıştır. Gazel, tercî-i bend ve rübailerden oluşan bu eserinde ilahî aşkı, sabrı, hoşgörüyü vb güzel hasletleri anlatmıştır. Eser 40 binden fazla beyitten oluşur.
Mesnevî: Yaklaşık 26.000 beyitten oluşan didaktik bir eserdir. Müridleri (tarikat mensuplarını) ve toplumu tasavvufi-ahlaki konularda eğitmek amacıyla yazılmıştır. Eserde "Kelile ve Dimne"den ve Feridüddîn Attar'ın "Mantıku't-Tayr" adlı eserinden hikayelere yer verilmiştir.
Fîhi Mâ Fîh: "Ne varsa onda vardır" anlamına gelen bu eser Mevlana'nın tasavvuf sohbetlerinden oluşur.
Mektûbât: Mevlana'nın devlet adamlarına, dostlarına, oğullarına yazdığı mektuplardan oluşur.
Mecâlis-i Seb'a: Mevlana'nın yedi vaazının yakınları tarafından kaydedilip bir araya getirilmesiyle oluşan bir eserdir.


Sultan Veled: 1226 yılında Karaman'da doğdu. Babası Mevlana'nın düşüncelerini sistemleştirerek Mevleviliğin bir tarikat haline gelmesini sağladı. Anadolu'da başlayan Türk edebiyatına Ahmed Fakih ile birlikte öncülük etti. Eserlerini Farsça yazmakla birlikte az da olsa şiirlerinde Türkçe beyitlere yer verdi. Döneminin velûd (çok eser veren) şairlerindendir. Sultan Veled 1312 yılında vefat etti.

Eserleri: Divan, İbtidâ-nâme, Rebâb-nâme, İntihâ-nâme, Maarif (nesir türünde).


Ahmed Fakih: Horasan'da doğan Ahmed Fakih, Konya'ya gelerek Mevlana'nın babası Bahaeddin Veled'den fıkıh (İslam hukuku) dersleri aldı. Bundan dolayı kendisine "fakih" denilmiştir. Eserlerinde tasavvufi, ahlaki konuları işlemiştir. 1251 yılında vefat ettiği belirtilmektedir.

Eserleri: Çarh-nâme, Kitâbu Evsâfı Mesâcidi'ş-Şerîfe.


Hoca Dehhanî: Hakkındaki bilgiler sınırlı olan Hoca Dehhani, Anadolu'ya Horasan bölgesinden gelip Konya'ya yerleşmiş, Anadolu Selçuklu Sultanı III. Alaeddin Keykubat zamanında Selçuklu sarayında bulunmuş, sultana şiirler sunmuş bir saray şairidir. Hoca Dehhani, İran şiirinin edebi sanatlarını ve mazmunlarını Türk şiirinde kullanmasıyla, Anadolu'da divan şiirinin temellerini atmıştır. Çağdaşı olan şairlerden farklı bir yol izleyen Hoca Dehhani, şiirlerinde dini-tasavvufi konulara yer vermemiş; aşk, şarap, eğlence konularını işlemiştir.
www.huseyinarasli.com
Eserleri: "Selçuklu Şeh-nâmesi" ve bunun dışında bir kaside, altı gazel.


Hacı Bektâş-ı Velî: Hacı Bektaş-ı Veli 1209 yılında Horasan'ın Nişabur kentinde dünyaya geldi. Ahmet Yesevi'nin öğrencilerindendir. Bektaşiliğin kurucusu ve pîri olan büyük bir mutasavvıftır. Tasavvuf yoluyla ve eserleriyle Anadolu'da İslam dininin yayılmasında ve Anadolu'nun Türkleşmesinde çok etkili oldu. Onun düşünce sisteminde hoşgörü ve insan sevgisi esastır. İnsanları her zaman iyiye, güzele, doğruya çağırmış, toplumda birlik, beraberlik olması için çabalamıştır. Hacı Bektaş Veli aynı zamanda dostu Ahi Evran'ın kurduğu Ahilik teşkilatı içerisinde yer almış, Yeniçeri ocağının da piri (büyüğü) kabul edilmiştir. Kırk yaşlarında Nevşehir'in bugünkü Hacıbektaş ilçesine yerleşmiş, ömrünün kalan kısmını burada yaşamış ve 1270 yılında burada vefat etmiştir.

Eserleri: Makâlât (Arapça olarak yazılan bu eserde tasavvufî hayat tarzı anlatılır).


Nasreddin Hoca: 1208-1284 yılları arasında Akşehir'de yaşamış olan Nasreddin Hoca, 13. yüzyılın halk edebiyatçılarındandır. Evliya Çelebi'nin "Seyahatname"sinde belirtildiğine göre fazilet ve keramet sahibi büyük bir zât idi. Fıkraları, latifeleri, hazırcevaplılığı ile meşhur olmuştur. Fıkraları halk arasında çok sevilmiş, nesilleri boyu anlatılarak günümüze kadar ulaşmıştır.