Divan Edebiyatında Bendlerden Oluşan Nazım Şekilleri (biçimleri)

► Terkib-i Bend: Asıl anlamı "bendleri bir araya getirmek" olan terkib-i bend, bendlerden oluşan ve her bendindeki beyit sayısı genellikle 6-10 arasında olan bir nazım şeklidir. Her bende "hâne" veya "terkîb-hâne", bendleri birleştiren beyitlere de "vâsıta" denir. "Hâne"ler genelde gazel veya kaside gibi kafiye dizilişine sahiptir. Terkib-i bendler mersiye (ağıt), medhiye (övgü), hiciv (yergi), toplumsal eleştiri gibi çok farklı konularda yazılmıştır. Mersiye türünün en güzel örnekleri bu nazım şekliyle yazılmıştır. Terkib-i bend, Türk edebiyatında çok kullanılmış bir nazım biçimidir. Bu türde yazılmış en ünlü eser Bağdatlı Rûhî'nin (öl. 1605) her bendi 8 beyitten oluşan 17 bendlik "Terkîb-i Bend"idir. Bu eser çok beğenilmiş ve birçok şair tarafından tanzir (nazire) edilmiştir. (Örnek: Ziya Paşa'nın naziresi)


Terkîb-i Bendin Kafiye Düzeni:

1. bend: a a   x a   x a   x a   x a (hane) ... y y (vasıta)
www.huseyinarasli.com
2. bend: b b   x b   x b   x b  x b (hane) ... z z (vasıta)


Örnek: Bağdatlı Rûhî'nin 17 bendlik meşhur terkib-i bendinin ilk bendi.

I. Bend
1 Sanman bizi kim şîre-i engûr ile mestüz
   Biz ehl-i harâbâtdanuz mest-i elestüz
2 Ter-dâmen olanlar bizi âlûde sanur lîk
   Biz mâ'il-i bûs-ı leb-i câm u kef-i destüz
3 Sadrın gözedüp n'eyleyelüm bezm-i cihânun
   Pây-ı hum-ı meydür yerümüz bâde-perestüz
4 Mâ'il degülüz kimsenün âzârına ammâ
   Hâtır-şiken-i zâhid-i peymâne-şikestüz
5 Erbâb-ı garaz bizden ırağ oldığı yegdür
   Düşmez yere zîrâ okumuz sâhib-i şestüz
6 Bu âlem-i fânîde ne mîr ü ne gedâyuz
   A'lâlara a'lâlanuruz pest ile pestüz
7 Hem-kâse-i erbâb-ı dilüz arbedemüz yok
   Mey-hânedeyüz gerçi velî ışk ile mestüz

   Biz mest-i mey-i mey-kede-i âlem-i cânuz
   Ser-halka-i cem'iyyet-i peymâne-i keşânuz

Bağdatlı Rûhî (öl. 1605)


Açıklaması:

I. Bend
1- Bizi üzüm suyu (şarap) ile sarhoş olmuş sanmayın, biz harabat (mecazi meyhane) sakinleriyiz ve "elest meclisi"nin (ruhların Allah huzurunda toplandığı meclis) sarhoşlarıyız.
2- Namussuzlar ve ahlaksızlar bizi de namussuz sanırlar, ama bizim kadehin dudağını ve şeyhin elinin ayasını öpmekten başka amacımız yok.
3- Dünya meclisinin baş köşesini umup da ne yapalım, biz şaraba tapanlardanız. Yerimiz de şarap küpünün dibidir.
4- Kimseyi incitmek istemeyiz ama, kadehi kıran sofunun hatırını kırarız.
5- Kötü niyetlilerin bizden uzak olmaları daha iyidir. Çünkü onlara attığımız ok yere düşmez. Parmağımızda yay kirişini çekmek için yüksüğümüz var.
6- Şu yokluk aleminde ne zengin ne de yoksuluz. Ululara ululanır, alçak gönüllülere karşı da alçak gönüllü davranırız.
7- Gönül ehli ile kadeh arkadaşlığı ederiz. Kavgamız, gürültümüz yok. Meyhanedeyiz ama aşk sarhoşuyuz.

Vasıta beyti: Biz can alemi (elest meclisi) meyhanesinin şarabıyla (ilahi aşk şarabı) sarhoşuz ve kadeh çekenler meclisinin başındayız.



► Terci-i Bend: Asıl anlamı "bendleri döndürmek, çevirmek" olan tercî'-i bend, en az üç bendden oluşan ve her bendindeki beyit sayısı genellikle 4-10 arasında olan bir nazım şeklidir. Her bende "hâne" veya "tercî'-hâne", bendleri birleştiren beyitlere de "vâsıta" denir. "Hâne"ler genelde gazel veya kaside gibi kafiye dizilişine sahiptir. Vasıta beyti ise bendlerden bağımsız olarak kendi içinde kafiyeli olup her bendin sonunda aynen tekrar edilir. Tercî'-i bendler mersiye (ağıt), medhiye (övgü), hiciv (yergi), toplumsal eleştiri gibi çok farklı konularda yazılmıştır. Tercî'-i bend, Türk edebiyatında 19. yüzyıldan itibaren görülmeye başlanmıştır. Ziya Paşa'nın tercî'-i bendi bu nazım biçiminin Türk edebiyatındaki en meşhur örneklerindendir.


Tercî'-i bendin kafiye düzeni:

1. bend: a a   x a   x a   x a   x a (hane) ... Z Z (vasıta)
www.huseyinarasli.com
2. bend: b b  x b   x b   x b   x b (hane) ... Z Z (vasıta)


Örnek: Ziya Paşa'nın Terci-i Bend'inin 1. bendi

I. Bend
1 Bu kârgâh-ı sun' aceb dershânedir
   Her nakş bir kitâb-ı ledünden nişânedir
2 Gerdun bir âsiyâb-ı felâket-medârdır
   Gûyâ içinde âdem âvâre dânedir
3 Mânend-i dîv beççelerin iltikam eder
   Köhne ribât-ı dehr aceb âşiyânedir
4 Tahkik olunsa nakş-ı temâsil-i kâinât
   Yâ hâb ü yâ hayâl ü yâhud bir fesânedir
5 Müncer olur umûr-ı cihân bir nihâyete
   Sayfın şitâya meyli, bahârın hazânedir
6 Kesb-i yakîne âdem için yoktur ihtimâl
   Her i'tikad akla göre gâibânedir
7 Yâ Rabb, nedir bu keşmekeş-i derd-i ihtiyâc
   İnsanın ihtiyâcı ki, bir lokma nânedir
8 Yoktur siper bu kubbe-i firûze-fâmda
   Zerrât cümle tîr-i kazâya nişânedir
9 Asl-ı murâd hükm-i ezel bulmadır vücûd
   Zâhirdeki sevâb u hatâ hep bahânedir
10 Bir fâilin meâsiridir cümle hâdisât
   Ne iktizâ-yı çarh ü ne hükm-i zamânedir

   Sübhâne men tahayyere fî sun'ihi'l-ukûl
   Sübhâne men bikudretihî ya'cizü'l-fuhûl

Ziyâ Paşa (öl. 1880)
www.huseyinarasli.com

Açıklaması:

I. Bend:
1- Bu kainat tuhaf bir ders alma yeri gibidir. Üzerindeki her işleme ilahi kitaptan bir belirtidir.
2- Dünya felaket verici bir değirmendir. İnsan ise sanki onun içine atılmış başıboş bir tanedir.
3- Şu köhne dünya konağı öyle tuhaf bir yuvadır ki, dev gibi kendi yavrularını yutar.
4- Kainatta görülen şeylerin aslı araştırılsa ya uyku, ya hayal, ya da efsane olduğu anlaşılır.
5- Nasıl ki yazın meyli kışa, ilkbaharın meyli de sonbahara ise, dünya işleri de bir sona ulaşır.
6- Her şeyin aslını iyice kavramaya insan için imkan yoktur. Her inanç akla göre gizlidir.
7- Ey Allah'ım, insanın ihtiyacı bir lokma ekmek olduğu halde bu ihtiyaç derdi için çekişmenin sebebi nedir?
8- Bu açık mavi gök kubbede her zerre kaza okuna hedeftir. Ondan korunmak için bir siper yoktur.
9- Ezelde takdir edilmiş hüküm ne ise o gerçekleşmektedir. Görünüşteki doğru veya yanlış hep bahanedir.
10-Bütün olaylar ne feleğin yüzündendir ne de zamanın hükmünün gereğidir. Hepsi bir Fail-i Mutlak'ın (Allah'ın) güzel eserleridir.

Vasıta beyti: Sanatı karşısında akılları hayrette bırakan O büyük Sanatkar'ı tesbih ederim. Kudretiyle alimleri aciz bırakan ulu Allah'ı tesbih ederim.


Terkîb-i Bend ile Tercî'-i Bend Farkı: Tercî'-i bendde vasıta beyti her bendin sonunda aynen tekrarlanır.