Nazım şekli: Divan edebiyatında şiirler, biçimde ve kafiyede gösterdikleri farklılıklarla birbirlerinden ayrılırlar ve çeşitli gruplarla adlandırılırlar. Bu gruplara nazım biçimleri (şekilleri) denir.
Mısra: Divan şiirindeki en küçük nazım birimidir. Bütün nazım biçimleri mısradan doğmuştur. Mısralara "aruz vezniyle söylenmiş beytin yarısı" da denilir.
Beyit: Aruz vezniyle yazılmış iki mısradan meydana gelen nazım birimine denir.
Bend: Aruz vezniyle yazılmış en az üç mısradan oluşan ve bendlerindeki mısra sayısına göre isimlendirilen nazım birimidir.
Divan edebiyatında nazım şekilleri başlıca üç gruba ayrılır;
A) BEYİTLERDEN OLUŞAN NAZIM BİÇİMLERİ
► Kaside: Asıl anlamı "kastetmek, bir şeye doğru yönelmek" olan kaside, beyitleri aa ba ca da şeklinde kafiye dizilişine sahip, aynı vezinle söylenmiş, belli bir amaca göre yazılmış ve en az 15 beyit uzunluğundaki nazım biçimlerine verilen addır. 100 beyite kadar uzayabilir. İlk olarak Arap edebiyatında doğan bu nazım biçimi, oradan Fars ve Türk edebiyatlarına geçmiştir. Kasidelerin çoğu bir devlet büyüğünü veya zamanın ileri gelen şahıslarından birini övmek, aynı zamanda şairin bütün hünerini sergileyerek o devlet büyüğüne isteğini, dileğini bildirmek ve karşılığını (câize) almak maksadıyla yazılmışlardır.
Kasidenin Bölümleri:
1- Nesib (Teşbib): Kasidenin giriş kısmıdır. 15 ile 20 beyit arasında olup uzun bir gazeli andırır. Bu kısımda aşk konusu işlenmişse bölüme "nesib", başka bir konu işlenmişse bölüme "teşbib" adı verilir. Nesib ya da teşbib, kasidenin en güzel, en değerli bölümlerinden biridir.
Tegazzül: Kasidenin içinde yer alan gazeldir. Kaside içindeki yeri tam olarak belli değildir. Bazı kasidelerde nesibten sonra, bazılarında ise medhiyeden sonra gelebilir. Tegazzül her kasidede görülmez.
B) DÖRT MISRALI NAZIM BİÇİMLERİ
► Rüba'î: Asıl anlamı "dörtlü", "dört harfli" demek olan rüba'î, dört mısradan oluşan bir nazım şeklidir. Beyitleri "a a b a" şeklinde kafiye dizilişine sahiptir. Bu nazım şekli İran edebiyatında doğmuş, buradan Türk edebiyatına geçmiştir. Rüba'î dört mısradan ibaret olduğu için şair bu kısa şiirde düşüncesini az sözle ifade edip bitirmek zorundadır. Rüba'îlerin konusu genellikle aşk, tasavvuf, şairin dünya görüşü, felsefî düşünceleridir. Rüba'îler genellikle mahlas kullanılmayan şiirlerdir. Bu nazım biçiminin en büyük şairi İran edebiyatından "Ömer Hayyam" (öl. 1123)'dır. Türk edebiyatında ise Mevlana, Nabî, Nedim, Yahya Kemal Beyatlı ve Arif Nihat Asya önemli rüba'î şairleridir. Dört mısraı birbiriyle kafiyeli olan rübailere "rubâ-i musarra" veya "terane" denir. Rüba'înin 24'e kadar ulaşan vezin sayısı vardır. Bunlardan mef'ûlü ile başlayan 12 vezin kalıbına "ahreb", mef'ûlün ile başlayan 12 vezin kalıbına da "ahrem" denir.
Örnek: Yahya Kemal'in Ömer Hayyam'dan Türkçe'ye manzum tercüme ettiği bir rüba'î
Ruh anlasa hakkıyle nedir sırr-ı hayât
Anlardı nedir varsa hafâyâ-yı memât (hafâyâ-yı memât: ölümün sırları)
Aklınla bugün bilmediğin mânâyı
Kabrinde mi idrak edeceksin heyhât
C) BENDLERDEN OLUŞAN NAZIM BİÇİMLERİ
► Terkib-i Bend: Asıl anlamı "bendleri bir araya getirmek" olan terkib-i bend, bendlerden oluşan ve her bendindeki beyit sayısı genellikle 6-10 arasında olan bir nazım şeklidir. Her bende "hâne" veya "terkîb-hâne", bendleri birleştiren beyitlere de "vâsıta" denir. "Hâne"ler genelde gazel veya kaside gibi kafiye dizilişine sahiptir. Terkib-i bendler mersiye (ağıt), medhiye (övgü), hiciv (yergi), toplumsal eleştiri gibi çok farklı konularda yazılmıştır. Mersiye türünün en güzel örnekleri bu nazım şekliyle yazılmıştır. Terkib-i bend, Türk edebiyatında çok kullanılmış bir nazım biçimidir. Bu türde yazılmış en ünlü eser Bağdatlı Rûhî'nin (öl. 1605) her bendi 8 beyitten oluşan 17 bendlik "Terkîb-i Bend"idir. Bu eser çok beğenilmiş ve birçok şair tarafından tanzir (nazire) edilmiştir. (Örnek: Ziya Paşa'nın naziresi)
Terkîb-i Bendin Kafiye Düzeni:
1. bend: a a x a x a x a x a (hane) ... y y (vasıta)
www.huseyinarasli.com
2. bend: b b x b x b x b x b (hane) ... z z (vasıta)
Araştıran ve yazan: Hüseyin Araslı