Zatî (16. yy)

     Balıkesirli olan Zatî, II. Bayezit döneminde İstanbul'a gider. Zati'nin Bayezit Camii civarındaki Remilci dükkanı (remil, bir çeşit fal bakma tekniği) şairlerin uğrak yeri olur. Bu dükkanda özellikle genç şairleri yetiştirmiş, onlara yol göstermiştir. Onlardan birisi de Bakî'dir.
     Zatî'nin şiirlerinde sağlam bir cümle yapısı vardır. Yeni ve özgün buluşları, ses ve ritm arayışları da dikkat çeker. Atasözü, deyim ve halk söyleyişlerini kullanmada Necati Bey'i takip etmiştir. Şiirleriyle Necatî (15. yy) ve Bakî (16. yy) arasında bir köprü konumundadır. Necati'nin desteğini gören şair, başta Bakî olmak üzere dönemin pek çok genç şairine kılavuzluk etmiştir.
     Osmanlı şairleri arasında hayatı ile eserini onun kadar bütünleştiren ustaların sayısı çok azdır. Hayatın bütün ayrıntıları, gündelik dilin imkanları yaşanmışlık duygusuyla onun gazellerine yansır.
     Zatî çok üretken bir şairdir. Divanında 1825 gazel bulunmaktadır. Şiirlerinde Türkçenin bütün imkanlarını sonuna kadar yoklamış, deyim ve halk söyleyişlerine yer vermiştir.

Eserleri: Divan, Edirne Şehrengizi (mesnevi), Şem ü Pervane (mesnevi), Letâif.

Gazellerinden Bir Örnek:

Dem-be-dem seyl-âb-veş eşk-i revânum çağlar
Döğünüp taşlarla ağlar hâlüme ırmağlar

"Akan gözyaşlarım sürekli olarak sel gibi çağlamaktadır. Bu halimi gören ırmaklar, taşlarla döğünerek benim halime ağlamaktadır."


Görinen dağlar başında ebr-i bârân sanmanuz
Dağlar saçın çözüp ben haste içün ağlar

"Dağların başında görünenleri yağmur bulutu sanmayın; dağlar saçını çözerek ben hasta için ağlamaktadır."