Hüdâyâ! Hüdâlık sana yaraşur
Nitekim gedâlık bana yaraşur
Ey Allah'ım! Hüdâlık ancak sana yaraşır. Nitekim bana yakışan da ellerimi açıp senden istemektir.
Çü sensün penâhı cihan halkınun
Kamudan sana ilticâ yaraşur
Çünkü cihan halkının sığınağı sensin. Herkese yaraşan senin affına, merhametine sığınmaktır.
Şah oldur ki kulluğun itdi senün
Kulun olmayana şah gedâ yaraşur
Hükümdar sana kulluk edebilendir. Sana kul olmayan sultana dilencilik yaraşır.
Şu baş kim sana secde eylemeye
Şah ise âna zîr-i pâ yaraşur
Şu baş ki sana secde etmiyor, şah bile olsa ona ayaklar altında olmak yaraşır.
Şu dil kim marîz-i gamundur senün
Âna zikrün ile şifâ yaraşur
Şu gönül ki senin merhametinden mahrum kalmanın gamıyla hastadır. Ona, senin zikrin ile şifa bulmak yaraşır.
Şu kim dürr-i gufranun olmak diler
Gamun bahrine âşinâ yaraşur
Mağfiretinin incisi olmak isteyene, senin gamının denizine âşinâ olmak yaraşır.
Eğerçi ki istânumuz çokdurur
Sözümüz yine Rabbenâ yaraşur
Her ne kadar günahımız çok ise de, bize düşen "Rabbenâ" diyerek Allah'a yalvarmaktır.
Ne ümîd ü ne bîmdür işimüz
Hemân bize havf ü recâ yaraşur
İşimiz ne ümit ne de korkudur. Bize yakışan "havf ü reca"dır.
Eğer adlile sorasın Adlî'yi
Ukûbetdür âna ceza yaraşur
Eğer Adlî'nin (II. Bayezid'in) adaletinden sorarsan, ona yaraşan azaptır.
Ben itdüm ânı kim bana yaraşur
Sen eyle ânı kim sana yaraşur
Ben bana yaraşanı yaptım. (Ey Allah'ım) Sen, sana yaraşanı yap.
Şu günde ki hiç çâresi kalmaya
Ana çâre-res Mustafâ yaraşur
Kimsenin kimseden destek görmeyeceği günde, çaresize çare olarak Muhammed Mustafa (s.a.v.) yaraşır.
faûlün faûlün faûlün faûl
(Divan-ı Sultan Bayezid-i Sânî)
Araştırma: Hüseyin Araslı