TDE 10. Sınıf 2. Ünite Özeti

Türk dili ve edebiyatı dersi 10. sınıf 2. ünite "HİKÂYE" özet konu anlatımı.

DEDE KORKUT HİKÂYELERİ

• Eserin asıl adı Kitâb–ı Dedem Korkud Alâ Lisân–ı Tâife–i Oğuzân’dır (Oğuzların diliyle Dedem Korkut’un Kitabı).

• İçinde bir ön sözle on iki hikâye vardır. Halkın ortak malıdır.

• Eser Akkoyunluların egemen olduğu Kuzeydoğu Anadolu Bölgesi’nde XIV. yüzyıl sonlarında veya XV. yüzyıl başlarında halk ağzından derlenerek yazıya geçirilmiştir. Dede Korkut Hikâyeleri’nin ilk defa Dede Korkut adlı bilge bir ozan tarafından anlatıldığına inanılmaktadır.

• Her hikâyede adı geçen, olaylardan hisse çıkaran, hana dua eden Dede Korkut; hikâyenin yazarı değil daha çok manzum destani hikâyeler anlatan, ozanları simgeleyen bilge bir kişidir.

• Hikâyelerde Müslüman Oğuzların, komşuları olan Rum, Ermeni ve Gürcü devlet veya beyliklerle yaptıkları savaşlar; bazılarında kendi iç mücadeleleri; bazılarında da tabiatüstü varlıklara (Azrail, pınar perisi, pınar perisinin oğlu Tepegöz) karşı giriştikleri mücadeleler anlatılmıştır.

• Dede Korkut Hikâyeleri’nde doğaüstü varlıkların yer almasından dolayı hikâyeler destan karakteri taşır.

• Nazım ve nesir karışık yazılmaları, kısa olmaları, ayrıntılar üzerinde durmamaları bakımlarından da halk hikâyesi karakteri taşımaktadır.

• Bundan dolayı bu eser, destan döneminden halk hikâyeciliği dönemine geçişin ilk örneği kabul edilir.

• Dede Korkut Hikâyeleri’nde olaylar ve tasvirler nesirle; karşılıklı konuşmalar, duygu ve düşünceler nazımla dile getirilir.


HALK HİKÂYELERİ

• Halkın ortak malı olan halk hikâyeleri, göçebe hayattan yerleşik hayata geçişin ilk ürünlerindendir.

• Halk hikâyeleri, zaman ve coğrafyanın etkisiyle efsane, masal, menkıbe, destan vb. ürünlerle beslenerek o dönemde uzun soluklu olayların anlatıldığı metinlerin yerini tutmuştur. Bu türün gelişiminde tarihî olayların ve dinin de etkisi vardır.

• Halk hikâyelerinin konuları genellikle aşk (Tahir ile Zühre, Arzu ile Kamber, Âşık Garip Hikâyesi...) ve kahramanlıktır(Köroğlu vb.). Bazen de her iki konu birlikte işlenir (Kirman Şah, Yaralı Mahmut...).

• Kaynağı Türk, Arap-İslam ve Hint-İran olan, büyük ölçüde meddahlar ve saz ustası âşıklar tarafından anlatılan halk hikâyelerinde ezgi ve şiir iç içedir. Bu sözlü dönem ürünlerinde konuşma dilinin özellikleri görülür.

• Halk hikâyelerinde her zaman bir engel vardır. Bu engel sevenleri birbirinden ayırır. Sevenler mezarlarında da rahat kalamazlar; bir çalı dikeni, bir böğürtlen otu olur; iki sevdalının, iki gül fidanının arasında biter.


CENKNÂMELER

• Hz. Ali'nin kahramanlıklarının anlatıldığı, dine dayalı destansı hikâyelerdir.

• Hazreti Ali çevresinde teşekkül eden cenknâmeler, XIII. yüzyıldan itibaren Anadolu sahasında tercüme, telif ve adapte yoluyla işlenmiştir. Sözlü gelenekte var olan cenknâmeler, daha sonra yazıya geçirilmiştir.

• Şekil bakımından nazım, nesir veya nazım-nesir karışık olarak kaleme alınmıştır.

• Hz. Ali, olaylarda sürekli sahnede kalan örnek cengâver-gazi tipini temsil etmektedir. Müslim-gayrimüslim mücadeleleri fikri üzerine kurulmuş cenknâmelerde Müslim ve gayrimüslim olmak üzere iki tip vardır.

• Somut veya hayalî varlıklar cenknâmelerde sürekli sahnededir.

• Cenknâmelerde, olağanüstü ögeler söz konusudur.


TANZİMAT DÖNEMİ'NDE HİKÂYE

• Bu dönem hikâyeleri Fransız edebiyatı örnek alınarak oluşturulmuş eserlerdir.

• Dönemin önemli hikâyecilerinden biri, Ahmet Mithat Efendi’dir. Kendi iç dünyasından ziyade dış çevreyi anlatması yönüyle dikkatleri çeken Ahmet Mithat Efendi’nin Letâif–i Rivâyât adlı eserler serisindeki hikâyeler, Türk edebiyatındaki ilk yerli hikâye örnekleridir. Sosyal fayda peşinde koşan yazar, okuyucu için yararlı gördüğü telkinleri ön planda tuttuğu için modern hikâye tekniğine tamamen bağlı kalmamıştır.

• Hikâye türü, Tanzimat’tan sonra da gelişimini devam ettirmiştir.


MİLLÎ EDEBİYAT DÖNEMİ'NDE HİKÂYE

• Eserlerde halkın anlayacağı sade bir dil kullanılmıştır.

• Mekân olarak Anadolu seçilmiş, Anadolu halkının sorunları ve yaşantısı gözleme dayalı olarak ele alınmıştır. Bunda Anadolu'da devam eden Millî Mücadele kadar devrin Türkçülüğü savunan yazarlarının da önemli katkısı vardır.

• Dönem yazarlarının çoğunda realizm akımının, bazılarında ise natüralizm akımının etkileri görülür.

• Millî Edebiyat Dönemi'nin hikâyesinde baskın anlayış; Türkçülük düşüncesi oluşturmak, milli kimliği uyandırmak ve milli bilinç oluşturmaktır.

• Millî Edebiyat Dönemi’nin Ömer Seyfettin’den başka önde gelen hikâyecilerinden bir diğeri, eserlerinde gözlem ve mizahın önemli yer tuttuğu Refik Halit Karay’dır. Yine bu dönemde Halide Edip Adıvar, Yakup Kadri Karaosmanoğlu, Aka Gündüz, Reşat Nuri Güntekin hikâye türünde eserler vermişlerdir.


DİL BİLGİSİ

Sözcükte Anlam konusu özet bilgiler için → tıklayın

Fiilimsi konusu özet bilgiler için → tıklayın