TDE 11. Sınıf 3. Ünite Özeti

Türk dili ve edebiyatı dersi 11. sınıf 3. ünite "ŞİİR" özet konu anlatımı.

TANZİMAT DÖNEMİ ŞİİRİ

• Tanzimat Fermanı’nın ilanından (1839) sonra siyasi ve sosyal alanda görülen Batı kaynaklı değişme ve gelişmeler şiire de yansır.

• Şinasi’nin 1859’da Fransızcadan çevirdiği şiirleri yayımladığı Tercüme-i Manzume adlı eserini, sonraki yıllarda özellikle Fransız şairlerden yapılan başka çeviriler izler.

• Bu şiirler aracılığıyla Türk edebiyatında yeni nazım biçimleri ve yeni kavramlar görülür.

• Tanzimat’a kadar aydın çevrelerde divan şiiri zevk ve anlayışı hâkimken Tanzimat’la birlikte Batı şiiri zevk ve anlayışı da tanınmaya ve ilgi görmeye başlar.

• Tanzimat şiiri iki dönemde incelenebilir.


Tanzimat Şiiri 1. Dönem

• Tanzimat’ın birinci döneminin önde gelen şairleri Şinasi, Ziya Paşa ve Namık Kemal’dir.

• Toplum için sanat anlayışıyla eser verilir.

• Dilde yalınlaşma amaçlanır fakat başarılamaz.

• Divan şiirindeki parça güzelliği anlayışının yerini bütün güzelliği anlayışı alır.

• Biçimde (nazım şekli, nazım birimi vb.) genellikle divan şiiri geleneğine bağlı kalınırken içerikte yeniliğe yöneliş görülür.

• Fransız İhtilali’nin de etkisiyle Batı’da yaygın olarak kullanılan hak, hukuk, vatan, özgürlük gibi siyasi ve sosyal temalar sıklıkla ele alınır.

• Şiirlere isim verilmeye (başlık konmaya) başlanır: Besalet-i Osmaniyye ve Hamiyyet-i İnsaniyye (Hürriyet Kasidesi) gibi.


Tanzimat Şiiri 2. Dönem

• Tanzimat’ın ikinci döneminin önde gelen şairleri şairleri Abdülhak Hamit Tarhan, Muallim Naci ve Recaizade Mahmut Ekrem’dir.
• Sanat için sanat anlayışıyla daha çok bireysel temalarda şiirler yazılmıştır.

• Bu dönemde Recaizade Mahmut Ekrem’in “Güzel olan her şey, şiirin konusu olabilir.” anlayışıyla hareket edilir, şiirin konusu genişler.

• Batı şiirinin etkisiyle şiirde yeni biçimler kullanılır.

• Birinci dönemde bir amaç olarak ortaya konan dilde yalınlaşma düşüncesi, bütünüyle terk edilir.


SERVETİFÜNUN DÖNEMİ ŞİİRİ

• Servetifünun dergisinin yazı işleri idaresine Tevfik Fikret’in gelmesiyle (1896) bu dergi etrafında toplanan ve aynı sanat anlayışını paylaşan sanatçıların oluşturduğu edebiyata Servetifünun Edebiyatı (Edebiyatıcedide) denir.

• "Sanat sanat içindir." anlayışının hâkim olduğu Servetifünun şiirinde şiirin konusu genişletilir. Şiirde yeni imgelerle beraber Arapça, Farsça sözcük ve tamlamalarla dolu ağır bir dil kullanılır.

• Servetifünun şiirinde parnasizm ve sembolizm etkisi ile biçim mükemmelliğine ve ahenge önem verilir. Göz için değil kulak için kafiye anlayışı benimsenir. Kimi zaman bir şiirde birden çok aruz kalıbı kullanılır.

• Batı edebiyatından alınan sone ve terzarima nazım biçimleriyle birlikte özellikle serbest müstezat tercih edilir. Şiir düzyazıya yaklaştırılır, mensur şiir denemeleri yapılır.

• Fransız şiirinin etkisiyle anjanbumanlar (şiirde cümledeki anlamın dize ya da beyitte tamamlanmayıp sonraki dizeleregeçmesi) görülür.

• Servetifünun Dönemi’nin başlıca şairleri Tevfik Fikret, Cenap Şahabettin ve Süleyman Nazif’tir.

• İçinde yaşadıkları siyasi ve sosyal yapıdan kaçıp uzaklaşma isteği, Servetifünun sanatçılarını hayale yöneltir. Bu yüzden eserlerinde hayal-gerçek çatışması önemli bir yer tutar.

• Karamsarlığın baskın olduğu şiirlerde aşk, ölüm ve tabiat sıklıkla işlenen temalardır.

• Dönemin şartları gereği siyasi ve sosyal konulardan uzak duran Servetifünun şairleri içinde Tevfik Fikret, siyasi ve sosyal konuları da işleyen yegâne şairdir.

• Hüseyin Cahit Yalçın’ın Fransızcadan çevirdiği Edebiyat ve Hukuk adlı makaleden dolayı derginin kapatılmasıyla, dergi etrafında toplanan sanatçılar dağılır ve böylece Servetifünun Dönemi sona erer (1901).


FECRİATİ TOPLULUĞU

• 1909 yılında yeniden yayımlanmaya başlanan Servetifünun dergisinde bir araya gelen ve Türk edebiyatındaki ilk beyannameyi (bildiri) yayımlayan Fecriati Topluluğu, eleştirdikleri Servetifünuncuların sanat anlayışını sürdürür.

• "Sanat şahsî ve muhteremdir." sloganıyla ve sanat için sanat anlayışıyla eser veren Fecriaticilerin şiirlerinde işlediği başlıca temalar aşk ve tabiattır. Bu sanatçılar; Arapça, Farsça sözcüklerin, tamlamaların yoğun olduğu bir dille kapalı bir anlatımı yeğler. Serbest müstezat türünü geliştirir.

• Topluluğun öne çıkan şairleri Ahmet Haşim, Emin Bülent Serdaroğlu ve Tahsin Nahit’tir.
www.huseyinarasli.com
• 1912’de topluluk dağılmıştır.


SAF ŞİİR

• Saf şiir (öz şiir); bir mesaj verme kaygısından uzak, amacı sadece estetik (güzellik) olan şiirdir.

• Öğretici değildir, hikâye unsuru barındırmaz, genellikle bireysel temaları işler.

• Saf şiirde ses ve söz, şiir oluşturma özelliğinde birleşir, dil ve anlam ögeleri, sezdirme ve çağrıştırma amacıyla bir araya gelir.

• Sembolizm etkisinin baskın olduğu saf şiirde estetik, sanatsallık ve bireysellik ön plandadır.

• Şiir dilinin özelliklerine (imge kullanımı, kelimelerin duygu ve çağrışım değeri, çok anlamlılık, ahenk unsurları, söz sanatları, söz dizimi vb.) önem verilir.

• Saf şiirin Türk edebiyatındaki öncüleri Ahmet Haşim ve Yahya Kemal Beyatlı’dır. Bu şairler, sanat için sanat anlayışıyla şiire özgü düşsel bir âlem kurmuştur.

• Daha sonra Necip Fazıl Kısakürek, Ahmet Hamdi Tanpınar, Ahmet Muhip Dıranas, Ziya Osman Saba, Yaşar Nabi Nayır ve Cahit Sıtkı Tarancı gibi şairler saf şiir anlayışını sürdürmüştür.


MİLLÎ EDEBİYAT DÖNEMİ ŞİİRİ

• 1911’de yayın hayatına başlayan Genç Kalemler dergisinde toplanan şairler; kullandıkları dil, biçim, ölçü ve işledikleri temalarla Millî Edebiyat’ın oluşumunu sağlamıştır.

• Türkçülük akımının savunucusu Mehmet Emin Yurdakul, Millî Edebiyat akımının öncü ismidir. Servetifünun şiirinin zirvede olduğu dönemde onun toplum için, yalın bir dille ve hece ölçüsüyle yazıp yayımladığı Türkçe Şiirler, Millî Edebiyat şiirinin habercisi niteliğindedir.

• Tanzimat’ın ikinci kuşağından başlayarak Servetifünun ve Fecriati sanatçılarınca devam ettirilen bireysel temalarda ağır bir dille, aruz ölçüsüyle, sanatkârane üslupla şiir yazmaya ilk güçlü tepki Mehmet Emin Yurdakul’un yazdığı şiirlerdir.
www.huseyinarasli.com
• Millî duyguları dile getiren bu şiirler, o dönemde büyük ilgi görmüş; bu şiirleri başka şairler tarafından yazılan, halk şiirine benzeyen şiirler takip etmiştir. Millî Edebiyat Dönemi şairleri, millî kaynaklara yönelmiş; yalın bir dil, hece ölçüsü ve genellikle dörtlük nazım birimi kullanmıştır.

• Millî Edebiyat Dönemi şairleri,millî kaynaklara yönelmiş; yalın bir dil, hece ölçüsü ve genellikle dörtlük nazım birimi kullanmıştır.

• Mehmet Emin Yurdakul ve Ziya Gökalp’ın yanı sıra “Hecenin Beş Şairi” ya da “Beş Hececiler” diye adlandırılan şairler Millî Edebiyat Dönemi şiirinin yetkin örneklerini vermiştir.

• Beş Hececiler: Orhan Seyfi Orhon, Enis Behiç Koryürek, Halit Fahri Ozansoy, Yusuf Ziya Ortaç ve Faruk Nafiz Çamlıbel.


MANZUM HİKÂYE

Manzum hikâye özet bilgiler için → tıklayın


CUMHURİYET DÖNEMİ'NİN İLK YILLARINDA ŞİİR

• Millî Edebiyat Dönemi’nde başlayan edebî eserlerde millî değerlerin işlenmesine Cumhuriyet’in ilk yıllarında devam edilmiştir. Şiirde millî duyarlılığa önem verilmiş, ağırlıklı olarak halk şiirinden gelen ögeler (yalın dil, hece ölçüsü, dörtlük nazım birimi vb.) kullanılmıştır. Bu Bu dönemde Millî Edebiyat zevk ve anlayışını sürdüren bir şiir çizgisi görülür.

• Kurtuluş Savaşı kazanılmış, sıra vatanın ve milletin maddi ve manevi yönden kalkınmasına gelmiştir. Bu düşüncede millî bir heyecanla hareket eden şairler, şiirlerinde genellikle Anadolu’yu ve Anadolu insanını konu edinmiş; böylece Memleket Edebiyatı adı verilen bir akım oluşmuştur.

• İlk örneklerini II. Meşrutiyet’ten sonra vermeye başlayan memleketçi şiir, bu akım içinde varlığını güçlü biçimde sürdürmüştür. Anadolu’ya yöneliş, memleket manzaraları, vatan ve millet sevgisi bu akımın işlediği başlıca temalardır. Bu akımda Batı edebiyatının zevk ve anlayışıyla yerli anlayış, memleket edebiyatı düşüncesi etrafında birleşmiş; millî kimlik, edebî eserlerin merkezine yerleşmiştir.

• Faruk Nafiz Çamlıbel, Ahmet Kutsi Tecer, Kemalettin Kamu, Orhan Şaik Gökyay, Ömer Bedrettin Uşaklı gibi şairler; Memleket Edebiyatı akımı doğrultusunda eser vermiştir.


DİL BİLGİSİ

Cümlenin Ögeleri özet bilgiler için → tıklayın


Araştıran ve yazan Hüseyin Araslı