İslam Medeniyetinde Estetik

İslam medeniyetinde;

» Sanata ve sanatçıya değer verilmiş

» Sanatta tevhid (Allah'ın varlığı ve birliği) vurgusu ön planda tutulmuş

» Süslemelerde somut yerine soyut kavram ve şekiller ile sembol ifadeler kullanılmış

» Dış görünüşte sağlamlık, sadelik ve kullanışlılık dikkate alınmış

» İç mekanda süsleme yapılmış
www.huseyinarasli.com
» Eser üretirken doğal dengeye zarar vermekten kaçınılmıştır.


Mimari: Yüce dinimiz İslam, hayır işlerinde yarışılmasını emretmektedir. Bu durum da atalarımızın hayır amaçlı birçok mimari eser yapmasına vesile olmuştur. Cami, mescit, külliye, sebil, imarethane, darülaceze, yetimhane vb türündeki bu eserler yapılırken insanların ihtiyaçları göz önüne alınmış, binaların kullanışlı ve estetik olmasına özen gösterilmiştir.


İslam mimarisinde

» Cemaatle namaz kılmanın ve cami inşa etmenin çok sevap olması camilerin yapılmasına vesile olmuştur. Peygamberimiz de hicret esnasında Kuba Mescid'ini, hicretten sonra da Medine'de Mescid-i Nebi'yi inşa etmiştir.

» İlim öğrenmeyi teşvik eden ayet ve hadislerin varlığı medreselerin yapılmasına vesile olmuştur. Peygamberimiz de Mescid-i Nebi'nin bitişiğine "suffe" denilen bir eğitim-öğretim yeri yaptırmıştır.

» Dinimizde temizliğin önemli olması hamamların, su kemerlerinin, su yollarının yapılmasına vesile olmuştur.

» Su içirmenin sevap olması sebil ve çeşmelerin yapılmasına vesile olmuştur.

» İslam'da yardımseverliğin ve hayır yapmanın teşvik edilmesi yoksul ve kimsesizler için imarethaneler, hastaların tedavisi için darüşşifalar, yaşlıların barınması ve korunması için darülacezeler, öğrencilere yardım için vakıflar kurulmasına vesile olmuştur.


İslam Mimarisinin Önemli Mimarları: Mimar Sinan, Mimar Mehmet Ağa, Kemalettin, Mimar Kasım Ağa, Mimar Hayrettin, Mimar Hacı İvaz Paşa...


Edebiyat: Kendisi başlı başına bir edebi şaheser olan Kur'an-ı Kerim ve Peygamberimizin hadisleri, İslam dünyasında edebiyatın gelişmesine ve değer kazanmasına sebep olmuştur. İslam'ın ilk dönemlerinden itibaren kütüphaneler kurulmuş, kitaplar yazılmış, tercümeler yapılmıştır. Türk-İslam kültüründe ise İslam'ın kabulünden sonra 11. yüzyılda ilk edebi eser olan Kutadgu Bilig (Yusuf Has Hacib) yazılmış, bu eseri yine aynı dönemde yazılan Divan-ı Lügati't-Türk (Kaşgarlı Mahmud) ve Atabetül Hakayık (Edip Ahmed Yükneki) isimli eserler takip etmiştir. 12. yüzyılda ise Hoca Ahmed Yesevi hikmet adlı şiirlerinden oluşan Divan-ı Hikmeti yazmıştır. 13. yüzyıl sonrasında edebiyatımız Divan, Tasavvuf ve Halk edebiyatı şeklinde üç yönde gelişmiştir.

Divan Edebiyatı: Önemli türleri kaside, gazel, mesnevi, münacaat, tevhit, naat, mersiye. Önemli şairleri Fuzuli, Baki, Nabi, Nedim, Şeyh Galip, Necati.
www.huseyinarasli.com
Tasavvuf Edebiyatı: Önemli türleri ilahi, gazel, mesnevi, mevlit, naat, nefes. Önemli şairleri Mevlana, Hacı Bayram-ı Veli, Yunus Emre, Ahmet Yesevi. Ahmet Yesevi'nin hikmetleri tasavvuf edebiyatının ilk örneklerini oluşturur.


Halk Edebiyatı: Türkü, mani, hoyrat, koşma, masal, hikaye, bilmece, ninni, atasözleri halk edebiyatının türlerindendir. Köroğlu, Karacaoğlan, Pir Sultan Abdal, Kaygusuz Abdal, Eşrefoğlu Rumi halk edebiyatında ilk akla gelen isimlerdendir.


Musiki: İslam kültüründe ezan, tekbir, tesbih, mevlit, ilahi, naat, deyiş, nefes, mersiye gibi musiki çeşitleri doğup gelişmiştir. Atalarımız müziği hastaların tedavisinde dahi kullanmışlardır. Ayrıca Osmanlılar döneminde bestelenen mehter marşları savaşta düşmana korku, askere güven sağlamış, savaşların kazanılmasında büyük bir etki göstermiştir.Peygamberimiz de güzel sese önem vermiş, sesi güzel olduğu için ezanı Bilal-i Habeşi'ye okutmuştur. Kültürümüzde Dede Efendi, Itri, Hafız Post, Hacı Arif Bey, Sadullah Ağa, III. Selim gibi güfte yazarı ve bestekarlar musikimizin gelişmesinde önemli pay sahibidirler.


Hat (hüsn-ü hat): Güzel yazı sanatı demektir. Kur'an ayetlerinin hat sanatıyla yazılmasını ifade eder. Bu sanat dalıyla uğraşanlara "hattat" denir. Şeyh Hamdullah, Hafız Osman, Kazasker Mustafa İzzet, Mustafa Rakım, Hamit Aytaç, Mehmet Esat Yesari, Ahmet Karahisari, Hasan Çelebi gibi hattatlar bu sanat dalında meşhur ustalardandır. "Kur'an Mekke'de nâzil oldu (indirildi), Mısır'da okuındu, İstanbul'da yazıldı." sözü, Türklerin hat sanatındaki ustalıklarını belirtir. Hat sanatının yabancı kültürlerdeki adı "kaligrafi"dir.


Hat çeşitleri:

a) Aklâm-ı Sitte: Bunlar en önemli altı hat türüdür.

Kufi: En eski yazı türüdür. Kullanım alanı çok geniştir.
Nesih: Kur'an-ı Kerim ve divan yazmalarında, kitabelerde kullanılır.
Sülüs: Kitapların bölüm başlıklarında kullanılır.
Reyhani ve muhakkak: Dini kitaplarda ve murakkaların başındaki besmelelerde kullanılır.
Tevki: Devlet belgelerinde kullanılır.
Rik'a: Hattatların talebelerine verdikleri icazetnamelerin altında yer alan üstat imzalarında kullanılır.
www.huseyinarasli.com
b) Diğer Hat Çeşitleri: Talik, nestalik, divani, siyakat, menşur, zülf-ü arus, hilali, muini...


Tezhip: Süsleme sanatı demektir. Mimaride, levhalarda, kitap süslemelerinde kullanılır. Osmanlılar zamanında en güzel örnekleri verilmiştir. Özellikle Kur'an-ı Kerim süslemeleri, cami duvarlarının, mihrap ve minberlerin süslemeleri bu sanatla yapılmıştır. Bu sanat dalıyla uğraşanlara "müzehhip" denir.


Minyatür: Işık, gölge ve derinliği yansıtmayan küçük ve renkli resim sanatına denir. Bu sanat dalıyla uğraşanlara "nakkaş" adı verilir. Minyatür daha çok eski el yazması kitaplarda kullanılmıştır. Fatih Sultan Mehmet zamanında gelişme göstermiş, Osmanlılar zamanında en parlak devrini yaşamıştır. Minyatürler, yapıldıkları zaman ve mekan hakkında önemli bilgiler verdikleri için birer tarihi belge niteliğindedir. Sanatçılar da kitaplarını minyatürlerle desteklemişler, böylece konunun daha iyi anlaşılmasını sağlamışlardır. Levni, Nigari, Nakşi önemli minyatür ustası nakkaşlardandır.
www.huseyinarasli.com

Ebru: Kitre denilen bir madde ile yoğunlaştırılmış su üzerinde özel hazırlanmış boyalarla meydana getirilmiş desenlerin kağıda aktarılması şeklinde yapılan süsleme sanatıdır. Ebru kelimesinin Farsçada su yüzü anlamına gelen ab-ru sözcüğünden, Çağataycada damarlı kumaş ve kağıt anlamına gelen ebre kelimesinden geldiği rivayet edilir. Genellikle kağıt süsleme amacıyla kullanılan ebru, emek ve sabır isteyen bir sanattır. Bir defa yapılan bir ebrunun aynısı tekrar yapılamaz, ancak benzeri yapılabilir. Günümüzde oldukça yaygınlaşan ebru sanatı artık kumaş, cam ve fayans üzerine de yapılabilmektedir. Bu sanat 17. yüzyıldan itibaren Batı dünyasında da ilgi görmüş, 1646 yılında Roma'da "Türk kâğıdı" adıyla bir eser yazılmıştır.

Ebru çeşitleri: Çiçekli, taraklı, battal, gelgit, şal, somaki, yazılı, akkase, hatip, kumlu-kılçıklı.