Yunus Emre'nin bu gazeli edebiyatımızda şathiye türünün en tanınmış örneklerindendir. Şiir aynı zamanda oldukça esprili ve derin anlamlıdır.
ŞATHİYE: Türk Edebiyatında anlamı kapalı, anlaşılması şerhe muhtaç olan şiirlere verilen isimdir. Şathiyeler dıştan bakıldığında saçma gibi görünen, ancak erbabınca incelendiği zaman derin anlamlar taşıdığı anlaşılan manzumelerdir. Bu türdeki en güzel örneklerden birisi Yunus Emre merhum tarafından yazılmıştır. İsmail Hakkı Bursevî, Niyazi Mısrî ve Şeyhzade tarafından yazılmış üç adet şerhi olan bu derin manalı gazeli siz değerli okuyucularımıza sunuyoruz.
Çıktım erik dalına anda yedim üzümü
Bostan issi kakıyıp der ne yersin kozumu
Kerpiç koydum kazana poyraz ile kaynattım
Nedir deyü sorana bandım verdim özünü
İplik verdim çulhaya sarıp yumak etmemiş
Becid becid ısmarlar gelsin alsın bezini
Bir serçenin kanadın kırk katıra yükledim
Çift dahi çekemedi şöyle kaldı kazanı
Bir sinek bir kartalı salladı vurdu yere
Yalan değil gerçektir ben de gördüm tozunu
Bir küt ile güreştim elsiz ayağım aldı
Güreşip basamadım köyündürdü özümü
Kaf dağından bir taşı şöyle attılar bana
Öğlelik yola düştü bozayazdı yüzümü
Balık kavağa çıkmış zift turşusun yemeğe
Leylek koduk doğurmuş bak a şunun sözünü
Gözsüze fısıldadım sağır sözüm işitmiş
Dilsiz çağırıp söyler dilimdeki sözümü
Bir öküz boğazladım kakıldım sere kodum
Öküz issi geldi eydür boğazladın kazımı
Bundan da kurtulmadım n'idesini bilmedim
Bir çerçi geldi eydür kanı aldın gözgümü
Tosbağaya sataştım gözsüz sepek yoldaşı
Sordum sefer kancaru Kayseri'ye azimi
Yunus bir söz söyledin hiçbir söze benzemez
Münafıklar elinden örter ma'nî yüzünü
KELİMELER
İs: Sahip
Çulha: Tezgahta bez dokuyan kişi
Becid: Acele
Küt: Kötürüm kişi
Köyündürmek: Yakmak
Koduk: Sıpa
Çerçi: Pazarcı esnafı
Sepek: Değirmen taşının ekseni
Kancaru: Nereye