Ünite Adı: Allah-İnsan İlişkisi (yeni müfredat, maarif modeli)
1. İNSAN VE İNSANIN YARATILIŞI
• Yüce Allah bütün varlıkları belli bir denge ve amaçla yaratmıştır.
• Evrendeki düzen, yaratılışın tesadüfen gerçekleşmediğinin kanıtıdır.
• Bütün varlıklar gibi insan da Yüce Allah tarafından yaratılmıştır.
• Kur’an’da insanın su ve topraktan yaratıldığı bildirir.
• İlk olarak Hz. Âdem ve eşi Hz. Havva yaratılmıştır. Onlar, cennette yaratılmış ve sonrasında dünyaya imtihan için gönderilmiştir.
• Yüce Allah, insana akıl, ilim ve irade gibi nimetler vererek onu değerli bir konuma yükseltmiştir.
• İnsanın tefekkür etmesi, tercihlerde bulunabilmesi, ahlaki değerlere sahip olması ve sosyal yönünün bulunması ona verilen üstün özelliklerdir.
“Biz insanı en güzel biçimde yarattık.” (Tin 95/4)
• Allah (cc), ilk insan Hz. Âdem’e maddi ve manevi varlıkların, kavramların isimlerini ve özelliklerini öğretmiştir.
• Öğrenebilme özelliğine sahip olan insan, dünyaya bazı sorumluluklarla gönderilmiştir.
• O, Rabbini tanımak ve ahiret hayatına hazırlık yapmakla yükümlüdür.
“Ben cinleri ve insanları, ancak bana kulluk etsinler diye yarattım.” (Zariyat51/56)
• İnsan, sosyal ilişkiler geliştirebilen bir varlıktır.
• O, yaratılış amacına uygun olarak kendisine, ailesine, topluma ve Yüce Allah’a karşı sorumluluk bilinciyle hareket etmelidir.
2. DOĞRUYU ARAYAN BİR VARLIK OLARAK İNSAN
• Bilgi edinmenin ilk kaynakları duyulardır.
• İnsan, duyularıyla elde ettiği bilgileri aklıyla değerlendirip doğruya ulaşabilir.
• İnsanın doğru bilgiye ulaşması ve kendi varlığını anlamlandırabilmesi açısından aklın ve düşünmenin önemi büyüktür.
• Akla ve tefekküre önem verildiği Kur’an-ı Kerim’in birçok ayetinde ifade edilir.
“Göklerin ve yerin yaratılışında, gece ile gündüzün birbiri ardınca gelip gidişinde selim akıl sahipleri için elbette ibretler vardır.” (Al-i İmran 3/190)
• İnsan; inanç, ibadet, ahlak, sosyal hayat ve ahiret hayatı gibi konularda rehberliğe ihtiyaç duyar. Bu konularda doğru rehberlik vahiy ve peygamberler vasıtasıyla gerçekleşir.
Vahiy: Vahiy, peygamberler aracılığıyla insanlara, hayatın hangi ilkelere göre yönlendirilmesi ve nelere uyup nelerden sakınılması gerektiğini bildiren ilahi bilgi, bu bilginin gönderiliş tarzıdır.
“Biz, Nuh’a ve ondan sonra gelen peygamberlere vahyettiğimizgibi sana da vahyettik. İbrahim’e, İsmail’e, İshak’a, Yakub’a, torunlarına, İsa’ya, Eyyüb’e, Yunus’a, Harun’a ve Süleyman’a da vahyetmiştik...” (Nisa 4/163)
• Allah (cc), insanlar arasından peygamberler seçerek onlara vahiy göndermiştir.
• Peygamberler doğru yola ulaştıran ilkeleri ve sorumlulukları insanlara bildirmişlerdir.
• Peygamberler, insanlığa sorumluluklarını bildirerek Yüce Allah’a kulluğun nasıl gerçekleşeceğini göstermişlerdir.
• Kulluk, Allah’ı (cc) gereği gibi tanımakla (marifet) olur.
• Allah (cc), insana ilim ve marifet vererek onu doğruya ulaşabilecek fıtratta yaratmıştır.
Marifet: Marifet, derin düşünme yoluyla bir şeyin hakikatinin anlaşılmasıdır. Marifetullahise Allah’ı (cc) gereği gibi bilip tanımaya çalışarak ve O’na bağlanmaktır.
Fıtrat: Fıtrat, insanın yaratılışında bulunan ve hayatı anlamlandırma çabalarına yön veren, çalışmakla elde edilemeyen ve inanmayı da içeren, doğuştan getirdiği yetenektir.
Mükellef: Sorumluluk taşıyan kişi anlamına gelen mükellef; akli dengesi yerinde, ergenlik çağına ulaşmış, dinin emir ve yasakları karşısında sorumlu olan kimseye denir.
• Allah (cc), insanı belli sorumluluklarla mükellef kılmıştır.
• İnsan yaratılış amacına uygun şekilde davranmalı, sorumluluk sahibi olduğunu unutmamalıdır.
• Allah’ın (cc) verdiği nimetlere şükretmeli, karşılaştığı sıkıntılara sabretmelidir.
• Vahye kulak vermeli ve peygamberlerin yoluna uymalıdır.
3. İBADET VE DUA EDEN BİR VARLIK OLARAK İNSAN
• Yüce Allah, kullarından kendisiyle bağ kurmalarını ister.
• Allah (cc) ile bağ kurmak; dua, ibadet, tövbe ve Kur’an okumak gibi salih amellerle sağlanır.
Dua
• Kulun Yüce Allah’a yönelerek O’ndan istek ve dilekte bulunmasıdır.
• İnsanın kendi âcizliğini kavrayıp Allah’a (cc) yalvarma ve verdiği nimetler için şükretme, O’nu övme ve O’nunla iletişim kurma eylemidir.
• Dua ibadettir. İnsan, duada Allah’a (cc) yönelerek O’na olan bağını ve kulluğunu ifade eder. En önemli ibadet olan namaz, Kur’an’da dua (salat) kelimesiyle ifade edilir.
• Dua zikirdir. Zikir, Allah’ı (cc) anmak ve O’nu unutmamaktır.
• Dua hamt etmektir. Bütün yüceltme türlerini içeren hamt, Allah’a (cc) saygıyla yöneltilen övgünün söz ve davranışlara yansımasıdır.
Kur'an-ı Kerim'de Yer Alan Bazı Dualar
“(Rabbimiz!) Ancak sana kulluk eder ve yalnız senden yardım dileriz. Bizi dosdoğru yola ilet, nimetine erdirdiklerinin yoluna, gazaba uğramışların ve doğrudan sapmışların yoluna değil!” (Fatiha 1/5-7)
“...Ey Rabbimiz! Bize dünyada da ahirette de iyilik ver, bizi cehennem azabından koru.” (Bakara 2/201)
“Rabbim! Beni ve soyumdan gelecek olanları namazı devamlı kılanlardan eyle; Rabbimiz, duamı kabul et!” (İbrahim 14/40)
Peygamber Efendimizin Bir Duası
“Yüzümü, hanifolarak gökleri ve yeri yaratan Allah’a döndürdüm. Ben müşriklerden değilim. Şüphesiz benim namazım da diğer ibadetlerim de yaşamam da ölümüm de âlemlerin Rabbi Allah içindir. O’nun hiçbir ortağı yoktur. Ben böyle (söylemek ve yaşamakla) emrolundum ve ben Müslümanlardanım. Allah’ım! Sen gerçek hükümdarsın. Senden başka ilah yoktur. Seni her türlü eksiklikten tenzih ederim. Sen benim Rabbimsin. Ben senin kulunum…” (Tirmizi, “Deavât”, 32)
• Yüce Allah dua ederken kendi esmayıhüsnasıyla O’ndan niyazda bulunulmasını ister. Örneğin günahlarından tövbe etmek için Rabbine yönelerek niyazda bulunan kimse, O’nun "dualara karşılık veren, çok bağışlayan ve merhamet eden" gibi anlamlara gelen Mucib, Tevvab, Settar, Gaffar ve Afüv isimlerini söyleyerek bağışlanma dileyebilir.
Mucib: "Dileklere karşılık veren" anlamında Allah’ın (cc) esmayıhüsnasından biridir.
Tevvab: "Tövbeleri çok kabul eden" anlamında Allah’ın (cc) esmayıhüsnasından biridir.
Settar: "Ayıpları, kusurları örten" anlamında Allah’ın (cc) esmayıhüsnasından biridir.
Gaffar: "Tövbe eden kullarının günahlarını bol bol bağışlayarak onları affeden" anlamında Allah’ın (cc) esmayıhüsnasından biridir.
Afüv: "Hiçbir sorumluluk kalmayacak biçimde günahları affeden" anlamında Allah’ın (cc) esmayıhüsnasından biridir.
İbadet
• Boyun eğme, itaat etme, saygı duyma, alçak gönüllülük, kulluk, tapma, tapınma anlamlarına gelen ibadet, Yüce Allah’ın rızasına uygun şekilde yapılan bütün davranışları kapsar.
• İnsan, Yüce Allah ile ibadet yoluyla bağ kurar.
• İbadet, hürmet ve itaatin en yüksek ifadesidir.
• İbadetler, insanın hayatının her anında sorumluluk duygusuyla yaşamasını sağlar.
• İnsanın ibadetle geçirdiği anlar, Allah’a (cc) en yakın olduğu zamanlardır.
“Kulun Rabbine en yakın olduğu an, secdede olduğu andır...” (Müslim, “Salat”, 215)
• İnsanın Rabbine yönelmesi Yüce Allah katında karşılıksız kalmaz.
Kur'an-ı Kerim Okumak
• İnsan, Rabbiyle Kur’an-ı Kerim okuyarak da bağ kurar.
• Kur’an, Yüce Allah’ın sözüdür ve onu okumak bir ibadettir.
“Kim Kur’an-ı Kerim’den bir harf okursa onun için bir iyilik sevabı vardır. Her bir iyiliğin karşılığı da on sevaptır...” (Tirmizi, “Fezailü’l-Kur’an”, 16)
Tövbe
• Tövbe; dönüş, günahtan pişmanlık, günahı terk etme, vazgeçme, istiğfar anlamlarına gelir. İnsanın bilerek veya bilmeyerek yaptığı hata, kusur, büyük ve küçük günahlarından dolayı pişman olup bir daha aynı günahları yapmamaya karar vermesidir.
• İnsan, tövbe yoluyla da Yüce Allah ile bağ kurar. Hatasını fark ederek O’na yönelir, özür dileyerek O’ndan bağışlanma diler.
• İşlediği kötülüklerle Rabbiyle arasında zedelenen bağı onarmayı amaçlayan kulun bu çabası Allah (cc) katında karşılıksız kalmaz.
"Her kim de işlediği zulmünün arkasından tövbe edip durumunu düzeltirse kuşkusuz, Allah onun tövbesini kabul eder. Şüphesiz Allah çok bağışlayandır, çok merhamet edendir." (Maide 5/39)
4. KUR'AN'DAN MESAJLAR
Rum Suresi
• Rum suresi Mekke Dönemi’nde indirilmiştir.
• Kur’an’ın otuzuncu suresidir.
• 60 ayetten oluşur.
• Adını ikinci ayette geçen Rum kelimesinden almıştır.
• Surede insanın yaratılışı, insanların yaptıkları sebebiyle yeryüzünde ortaya çıkan olumsuzluklar ve kıyamet günü konuları üzerinde durulur.
• Ayrıca geçmişteki inkârcı toplumların durumlarından ibret alınması öğütlenir, ahiret inancının önemi anlatılır.
• Son olarak Allah’ın (cc) varlığı, birliği ve evrendeki sınırsız kudreti ve tevhit inancı vurgulanır.
Rum Suresinin 17-27. Ayetleri
Rahman ve Rahîm olan Allah’ın adıyla
17-18. Haydi siz, akşama ulaştığınızda (akşam ve yatsı vaktinde) sabaha kavuştuğunuzda, gündüzün sonunda ve öğle vaktine eriştiğinizde Allah’ı tespih edin (namaz kılın) ki göklerde ve yerde hamt O’na mahsustur.
19. Ölüden diriyi, diriden de ölüyü O çıkarıyor; yeryüzünü ölümünün ardından O canlandırıyor. İşte siz de böyle çıkarılacaksınız.
20. O’nun kanıtlarından biri, sizi topraktan yaratmış olmasıdır. Sonra bir de baktınız ki çoğalarak yeryüzüne dağılmış beşer topluluğusunuz.
21. Kendileri ile huzur bulasınız diye sizin için türünüzden eşler yaratması ve aranızda bir sevgi ve merhamet var etmesi de O’nun delillerindendir. Şüphesiz bunda düşünen bir toplum için ibretler vardır.
22. O’nun delillerinden biri de gökleri ve yeri yaratması, dillerinizin ve renklerinizin birbirinden farklı olmasıdır. Şüphesiz bunda bilenler için (alınacak) dersler vardır.
23. Gece olsun gündüz olsun, uyumanız ve Allah’ın lütfundan (nasibinizi) aramanız da O’nun delillerindendir. Gerçekten bunda işiten bir topluluk için ibretler vardır.
24. Yine O’nun delillerindendir ki size korku ve ümit vermek üzere şimşeği gösteriyor, gökten su indirip ölümünün ardından yeryüzünü onunla diriltiyor. Doğrusu bunda aklını kullanan bir topluluk için (alınacak) dersler vardır.
25. Göğün ve yerin O’nun buyruğu ile durması da O’nun delillerindendir. Sonra sizi bulunduğunuz yerden bir çağırdı mı hemen çıkıverirsiniz.
26. Göklerde ve yerde bulunanlar hep O’na aittir, hepsi O’na boyun eğmiştir.
27. Varlığı ilkin yaratan sonra bunu tekrar eden O’dur ve bu O’nun için pek kolaydır. Göklerde ve yerde en yüce sıfat O’nundur. O mutlak galiptir, hikmet sahibidir.
Rum Suresinin 17-27. Ayetlerinde Verilen Mesajlar
• Beş vakit namaz farzdır ve vaktinde ifa edilmelidir.
• Ahiret hayatı mutlaka gelecektir.
• Yüce Allah’ın kudretini anlamak için mevsimlerin değişmesine dikkat edilmelidir.
• Yeryüzünün kış mevsiminin ardından yeniden canlandığı gibi insan da ölümden sonra dirilecektir.
• İlk insan topraktan yaratılmış; düşünen, konuşan, öğrenen, inanan ve duygu sahibi bir varlık olarak en güzel biçimde şekillendirilmiştir.
• Toplumun temelini aile oluşturur. Kadın ve erkeğin tanışıp anlaşarak hayatlarını birleştirmeleri, Allah’ın (cc) kudretinin delillerindendir.
• Evrenin yaratılması insanların özellikleriyle birlikte anılmıştır. Evren insanla anlam kazanır.
• İslam’da insanlar, renklerine ve dillerine değil, takvalarına göre değer kazanır.
• İnsan, rızkı için çalışmalı, nasibinin Allah’ın (cc) lütfuyla olduğunu unutmamalıdır.
• Allah’ın (cc), kış mevsiminden sonra yeryüzünü diriltmesi O’nun ölüleri dirilteceğinin de delilidir.
• Göğü ve yeri yaratıp idare eden Yüce Allah’tır. Allah’ın (cc) takdir ettiği vakitte kıyamet kopacak ve insanlar yeniden dirilecektir.
• Yaratılan hiçbir varlık Yüce Allah’ın evrene koyduğu yasalara aykırı davranamaz.
• Allah’ın (cc) eşi ve benzeri yoktur. En üstün sıfatlar Yüce Allah’a aittir. Sınırsız kudret, hikmet ve yaratma sıfatları O’nundur. O, bir şeyin var olmasını dilediğinde o şey hemen oluverir.
• Her şeyi yoktan var eden Yüce Allah, evrenin işleyişini de düzen ve denge içinde devam ettirir. Bütün bunlar O’nun için pek kolaydır.