► HAYAT AMAÇSIZ DEĞİLDİR
Yüce Allah'ın bizlere bu dünyada yaşamak için bahşettiği hayat maceramızın bir amacı olmalıdır ve vardır. Çünkü Allah hiçbir şeyi amaçsız, başıboş yaratmamıştır. Bütün nimetleri emrine verdiği insanoğlunun hayatı ise daha fazla önem arzetmektedir. Hayatımızın amacının ne olduğu konusunda Kur'an bizlere rehberlik eder.
Buna göre hayatımızın amaçları;
» Öncelikle Allah'ın varlığına ve birliğine inanmak
» Allah'ın verdiği nimetlere şükretmek
» Allah'ın emirlerine uyup yasaklarından kaçınmak
» Salih ameller işlemek
» Hem dünya, hem de ahiret mutluluğu için çalışmak
» Okumak, ilim öğrenmek, kendini geliştirmek
» Çalışmak, üretmek, insanlığa faydalı işler yapmak
» Helal yoldan kazanç sağlamak
► AHİRETE İMANIN DÜNYA HAYATINI ANLAMLANDIRMAYA KATKISI
Ahiret inancı, İslam'da yer alan altı inanç esasından birisidir. Kur'an'da ahirete iman etmeyi konu alan bir çok ayet vardır. "Yapmakta olduğunuz şeylerden mutlaka sorguya çekileceksiniz..." (Nahl suresi, 93. ayet). Ahirete inanan bir insan, bir gün Allah'ın huzuruna çıkıp hesap vereceğini bilir ve bu bilinçle yaşar. Allah'ın emirlerine uyar, yasaklarından kaçınır. Kötülüğü ve kötü şeyleri terkeder. Ahlakını güzelleştirir. Salih ameller işlemeye yönelir.
www.huseyinarasli.com
► ÖLÜM BİR HAYAT GERÇEĞİDİR
Dünyaya gelen her insan ve her canlı bir gün ölecektir. "Her canlı ölümü tadacaktır. Ve ancak kıyamet günü, yaptıklarınızın karşılığı size tastamam verilecektir..." (Âl-i İmran suresi, 185. ayet). Ölüm kaçınılmazdır ancak bir son değil aksine bir başlangıçtır. İnsan ölüm ile birlikte gerçek yurdu olan ahiret yurduna göç eder. Dünyada yaptıklarının hesabını vermek üzere Allah'ın huzuruna çıkar. Dünya hayatında yaptığı iyilikler mükafatlandırılır, kötülükler ise cezalandırılır. Kişiye düşen, ölümün bir hayat gerçeği olduğuna inanmak ve sorumluluk bilinciyle hareket ederek iyi ve güzel işler yapmaya yönelmektir.
► AHİRETE UĞURLAMA
Cenaze Namazı: Bir Müslüman vefat ettiği zaman geride kalanların ona karşı yapmaları gereken görevler vardır. Bunların başında vefat edenin cenaze namazının kılınması gelir. Cenaze namazı ayakta kılınır. Bu namazın rükû ve secdesi yoktur.
Cenaze Namazının Kılınışı: Kişi vefat ettiği zaman önce yıkanır ve kefenlenir. Sonra da cenaze namazının kılınması için cami avlusuna getirilip musalla taşına konulur. Sonra kıbleye doğru dönülerek imamın arkasında saf oluşturulur. Namaza niyet edilirken ölen kişinin kadın veya erkek olduğu belirtilir, niyet de ona göre yapılır.
» Başlangıç tekbiri alınır ve eller bağlanır
» Sessizce "sübhaneke" duası okunur, duanın "ve celle senâüke" kısmı da söylenir.
» Eller kaldırılmadan tekbir alınır.
» Salli-barik duaları içimizden okunur.
» Eller kaldırılmadan tekbir alınır.
» Cenaze duası okunur. (Bu duayı bilmeyenler rabbena dualarını okurlar)
» Son tekbirden sonra sağa ve sola selam verilerek namaz bitirilir.
» Namaz bittikten sonra imam vefat eden kişi için cemaatten helallik ister. Topluca fatiha suresi okunur ve cenaze defnedilmek üzere mezarlığa götürülür.
"Kim üzerine namaz kılınıncaya kadar cenazede hazır bulunursa kendisine sevap vardır." Hadis-i şerif
Vefat Eden Kişi İçin Kur'an Okumak: Vefat eden kişi için yapılacak görevlerden biri de onun ruhunun faydalanması için Kur'an okumaktır. Ölen kişinin defni sırasında Yâsin, Mülk (tebareke), İhlas, Felak, Nas sureleri okunur. Daha sonra da Kur'an okunmaya devam etmelidir. Örneğin sık sık bir fatiha ve üç ihlas suresi, yasin suresi okunmalı, yılda en az bir defa da eğer biliyorsak Kur'an hatmi yapılmalıdır.
Vefat Eden Kişi İçin Mevlit Okumak: Ölen kişi için mevlit okumak veya okutmak dinî bir zorunluluk olmamakla birlikte kültürümüzde yerleşmiş güzel bir adettir. Mevlit, Türk Edebiyatında Peygamberimizin doğumunu anlatan bir nazım türüdür.Konumuzla ilgili olan mevlidin asıl adı "Vesiletün Necat", yazarı da 15. yy divan şairi Bursalı Süleyman Çelebi'dir. Mevlit merasimlerinde mevlidhanlar tarafından Vesiletün Necat'tan bölümler okunur. Ayrıca Kur'an okunur ve sevabı ölen kişi başta olmak üzere vefat eden bütün Müslümanların ruhuna hediye edilir. Sonrasında da merasime katılanlara ikramda bulunulur.
Dua Etmek ve Hayır Yapmak: Vefat eden bir Müslümanın günahlarının bağışlanması, Allah'ın rahmetini kazanması ve cennete gitmesi için dua etmek sevap kazandıran bir davranıştır. Bu, hem dua edene, hem de arkasından dua edilen ölüye fayda sağlar. Bu sebeple ölmüşlerimiz için dua etmeli, onların affını dilemeliyiz. Bunun yanında hayır yapmak da vefat eden kişiye fayda sağlayan bir davranıştır. Bu durum sadaka-i cariye yerine geçer ve ölen kişinin sevaplarını artırır. Çünkü yüce Allah ölümle beraber günah defterini kapatır ancak sevap defterini kıyamete kadar açık bırakır. Bu sebeple vefat eden kişinin yakınları, o kişi için hayır yaparlarsa, vefat edenin sevapları yazılmaya devam eder. Bu hayır; cami, okul, çeşme vb olabileceği gibi ihtiyaç sahiplerine maddi yardım, öğrencilere burs, fakirlere gıda, elbise vb olabilir.
► KIYAMET
Kıyamet: İsrafil adlı meleğin sûr denilen alete üflemesiyle dünyadaki yaşamın son bulup bütün canlıların ölmesine kıyamet denir.
"Kıyamet vakti de gelecektir, bunda şüphe yoktur. Ve Allah kabirlerdeki kimseleri diriltip kaldıracaktır." (Hac suresi, 7. ayet)
"İnsanlar sana kıyametin vaktini soruyorlar. De ki: Onun ilmi ancak Allah katındadır..." (Ahzab suresi, 63. ayet)
Kıyametin Safhaları:
» İlk olarak İsrafil meleği sûr denilen bir alete üfleyecek, böylece dünya hayatı son bulacak, tüm canlılar ölecek.
» Bir süre sonra İsrafil (a.s.) sûra ikinci kez üfleyecek, dünyada yaşamış olan bütün insanlar yeniden dirilecek.
» Yeniden dirilen insanlar, mahşer denilen büyük bir alanda Allah'ın huzurunda toplanacaklar. Bu toplanmaya haşr denir.
» Burada herkes dünyada yaptığı işlerden, aldığı ve verdiği her nefesten Allah'a hesap verecek.
» İnsanların her birine amel defterleri verilecek.
» İnsanın bütün amelleri mizan denilen ilahi adalet terazisinde tartılacak.
» İnanıp ibadet eden, salih ameller işleyenler cennet ile ödüllendirilecek.
» İnkar eden, asi olan, zulüm ve haksızlık yapanlar ise cehennem ile cezalandırılacaklardır.
► YENİ BİR HAYAT: AHİRET
Ölüm bir yok oluş değil, aksine yeni bir hayatın başlangıcıdır. Her insan eceli gelince bu dünyadan ahiret alemine göç edecek (ölüm) ve Allah tarafından hesaba çekilecektir.
"O, rüzgarları rahmetinin önünde müjde olarak gönderendir. Nihayet rüzgarlar ağır bulutları yüklendiği vakit, onları ölü bir belde (yi diriltmek) için sevk ederiz de oraya suyu indiririz. Derken onunla türlü türlü meyveleri çıkarırız. İşte ölüleri de öyle çıkaracağız..." (A'raf suresi, 57. ayet)
Dünya hayatını manevi yönden uyanık geçiren, Allah'ın emirlerine uyup yasaklarından kaçınan kimseler ahirette bunun mükafatını görecekler, zulüm ve kötülük peşinde koşarak gafil bir hayat yaşayanlar ise ahiret hayatlarında Allah'ın gazabına uğrayacaklar, haklarını gasp ettikleri, zulmettikleri insanlara borçlarını ödeyeceklerdir. Bu sebeple şuurlu bir Müslümana düşen görev, Allah'ın istediği doğrultuda bir hayat yaşayarak ahirete hazırlanmaktır.