Atatürk ve Cumhuriyet Dönemi Din Hizmetleri

DİYANET İŞLERİ BAŞKANLIĞI

Tanımı ve Görevi: Diyanet İşleri Başkanlığı bir kamu kuruluşu olup Başbakanlığa bağlıdır. Görevi; İslam dini ile ilgili işlerin yürütülmesi, toplumun dini konularda aydınlatılması ve ibadet yerlerinin yönetimi gibi hizmetlerdir.

Kuruluşu: Din işleri Osmanlılar zamanında "Şeyhülislamlık" makamı tarafından yürütülüyordu. Bu makamın yargı ve eğitim-öğretim başta olmak üzere birçok alanda geniş yetkileri vardı. Tanzimat Fermanı (1839) ile birlikte yetkileri sınırlandırıldı. 1920 yılında Ankara'da kurulan Birinci Meclis Hükümeti'nde "Şer'iye ve Evkaf Vekaleti" adıyla bakanlığa dönüştürüldü. 3 Mart 1924 tarihinde ise Halifelik ile birlikte Şer'iye ve Evkaf Vekaleti de kaldırıldı. Diyanet İşleri Başkanlığı ise 3 mart 1924 tarihinde cumhuriyetin bir kurumu olarak kuruldu. İlk başkanlığına Ankara Müftüsü Mehmet Rıfat BÖREKÇİ getirildi.


Diyanet İşleri Başkanlığının Yürüttüğü Kamu Hizmetleri:

» Fetva: Dini konularla ilgili yöneltilen soruların cevaplanması.

» Tebliğ: Dinin halka anlatılması, öğretilmesi faaliyetleri (hutbe, konferans, seminer, kurs. vaaz vb.).

» İbadet ve cami

» Eğitim

» Sesli ve görüntülü yayın
www.huseyinarasli.com

Din Görevlileri:

Başkan: Başbakanın teklifi ve cumhurbaşkanının onayı ile atanır. Teşkilatın en üst amiridir.

Müftü: Görevli olduğu il veya ilçelerde Müslümanların din işlerinden ve din görevlilerinden sorumlu olan Diyanet İşleri Başkanlığı görevlisi.

Vaiz: Cami ve mescit gibi yerlerde cemaate vaaz (dini konularda bilgi) veren Diyanet İşleri Başkanlığı görevlisi.

İmam-Hatip: Cami ve mescitlerde namaz kıldıran ve diğer hizmetleri yürüten Diyanet İşleri Başkanlığı görevlisi.

Müezzin: Cami ve mescitlerde ezan okuyan, kamet getiren ve diğer hizmetleri yürüten Diyanet İşleri Başkanlığı görevlisi.



DİNÎ YAYINLAR

Türkçe Tefsir ve Meal Çalışmaları: Mustafa Kemal Atatürk Kur'an'ın Türkçeye çevrilmesi düşüncesini 1923 tarihinde bir eğitim heyetiyle yaptığı toplantıda dile getirdi. Bu öneri 21 Şubat 1925 tarihinde TBMM gündemine geldi. Verilen bir önerge ile Kur'an-ı Kerim'in uzman bir heyet tarafından tefsirinin ve mealinin yapılmasına, dini yayınların çıkarılmasına karar verildi. Diyanet İşleri Başkanlığı tercüme görevini Mehmet Akif Ersoy'a , tefsir görevini Elmalılı Hamdi Yazır'a verdi. M. Akif Ersoy bir müddet çalışma yaptıktan sonra vazgeçti ve tercüme görevi de Elmalılı Hamdi Yazır'a verildi. Elmalılı Hamdi Yazır 1926 yılında başladığı çalışmalarını 1939 yılında tamamladı. "Hak Dini Kur'an Dili" adı verilen ve Türkçe yapılmış tefsirlerin en önemlilerinden kabul edilen bu meal ve tefsir çalışması, 1935-1939 yılları arasında dokuz cilt olarak yayımlandı.


Cumhuriyet Döneminde Yapılan Diğer Tefsirler:

» Hulâsatül Beyan fî Tefsiril Kur'an, Konyalı Mehmet Vehbi Efendi, 1923. (1923-1927 yılları arasında on beş cilt olarak yayımlandı. 1968-1969 yıllarında latin harfleriyle yeni baskısı yapıldı.)

» Türkçe Kur'an-ı Kerim Tercümesi, İsmail Hakkı İzmirli, 1927.


Türkçe Hadis Kitabı Çalışması: Atatürk hadislerin Türkçeye tercüme edilmesi görevini Babanzade Ahmet Naim Efendi'ye verdi. Ahmet Naim Efendi, İmam Buhari'nin "Camiüs Sahih" isimli hadis kitabının kısaltılmış şekli olan Zebidi'ye ait "Tecrid-i Sarih"in ilk üç cildini Türkçeye tercüme etti. Ancak Ahmet Naim Efendi vefat edince kalan ciltlerin tercümesi Kamil Miras tarafından tamamlandı. Kamil Miras bu eserin dördüncü cildinden on ikinci cildine kadar olan kısmını tercüme etti. "Sahih-i Buhari Muhtasarı Tecrid-i Sarih Tercemesi" adı verilen bu eser, Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından 1932 yılında yayımlandı.


Hutbelerin Türkçe Okunması: Cumhuriyetin ilk yıllarında hutbelerin hem dua hem de öğüt kısmı Arapça olarak okunuyordu. Halk da hutbede verilen bilgileri anlamıyordu. Atatürk'ün önerisiyle bu konu TBMM'de 21 Şubat 1925'te gündeme geldi. Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından Türkçe hutbe kitabı hazırlatılması kararı alındı. 1926 yılı sonunda uzmanlarca hazırlanan Türkçe hutbe örnekleri, zamanın Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Rıfat Börekçi tarafından uygun bulundu ve imamlara gönderildi. Bu tarihten sonra hutbelerin dua kısmı Arapça, öğüt kısmı Türkçe olarak okunmaya başlandı.