Bâkî - Gazel (Ezelden şâh-ı aşkun)

Ezelden şâh-ı aşkun bende-i fermânıyuz cânâ
Mahabbet mülkinün sultân-ı âlişânıyuz cânâ

Ey sevgili! Biz ta ezelden bu yana aşk sultanının fermanlı bir kölesiyiz. Böyle olduğumuz için de sevgi ülkesinin (adı aşk ile anılan) şanı yüce sultanıyız.


Sehâb-ı lütfun âbın teşne-dillerden dirîğ itme
Bu deştün bağrı yanmış lâle-i nu'mânıyuz cânâ

Ey sevgili! Senin lütuf bulutundan yağan damlaları, susamış gönüllerden esirgeme ki biz de bu çölün bağrı (aşk ile) yanıp kararmış bir gelincik lalesiyiz.


Zamâne bizde cevher sezdiğiyçün dil-hırâş eyler
Anunçün bağrumuz hûndur maârif kânıyuz cânâ

Ey sevgili! Zamane insanları bizde bir cevher sezdiği içindir ki (o cevheri çıkarıp almak için veya kıskançlıkla) bağrımızı tırmalayıp durmaktalar. Elbette böyle olacak! Çünkü biz, bilgelik madeninin ocağıyız ve o yüzden bağrımız daima kan (veya maden) içindedir.


Mükedder kılmasın gerd-i kudûret çeşme-i cânı
Bilürsin âb-ı rûy-ı milket-i Osmânîyüz cânâ

Ey sevgili! Bilirsin ki biz Osmanlı ülkesinin yüz suyuyuz (şerefi ve yüz aklığıyız). O halde neden üzüntü tozu, can çeşmesini bulandırsın ki!?..


Cihân-ı câm-ı nazmûm şi'r-i Bâkî gibi devr eyler
Bu bezmün şimdi biz de Câmi-i devrânıyuz cânâ

Ey sevgili! Nazım kadehim, tıpkı Baki'nin şiiri gibi dünyayı baştan başa dolaşır (şiirlerimiz her yerde okunur). Yani şimdilerde biz, bu dünya denen söz meclisinin Câmî'siyiz (kadehi elde bulundurarak herkese içki dağıtan sâkîsiyiz veya 15. asırda İran'ın ünlü şairi Molla Câmi ne ise şimdi de biz öyleyiz, şimdi bizim sözümüz geçer).

Mefâîlün / Mefâîlün / Mefâîlün / Mefâîlün