Doksanlarda İstanbul (şiir)

Pamukkale Ekspresi'nin pulman vagonunda
Rayların ritmine bir müzik eklemiştim
Güneşin ışıkları içeri dolduğunda
İlk kez bu şehrin havasını içime çekmiştim

Söğütlüçeşme yazıyordu bir istasyonda
İşte! Sarı lacivert tribünler duruyor karşımda
İstanbul soğuktu o gün, bende sımsıcak bir heyecan
Yeni hayaller ve başlangıçlar vardı hayatımda

İstanbul doksanları yaşıyordu bense gençliğimi
Bu şehre ayırmıştım bütün enerjimi, dinçliğimi
İstanbul anlatılmaz yaşanır derler ya hani
Ancak tecrübeyle öğreniyor insan bunu

Okulum, evim ve İstanbul arasında gidip geldim
Bazen otobüse bindim, bazen yaya kaldım
Üsküdar sahilde yürüdüm, Kız Kulesi'ne vardım
Bir de on iki numarayla Kadıköy'e indim

Bu şehirde mesafeler uzun, gönüller yakındı
Aradaki vasıta bir vapur bir de tramvaydı
Martılarla konuşarak geçerdik deli boğazı
Can dostların meclisi son duraktı

Bir durağımız da Sultanahmet Camii
Mübarek mekân ne de güzeldi
Sanki bu şehrin simgesi gibiydi
Bir de karşısında Ayasofya vardı

Kabaklı Hoca'mın Türk Edebiyatı Vakfı
İlk orada dinlemiştim İskender Pala'yı
Billure'si Genna'sı henüz yoktu ama
Üstad, kalplere seslenen gönül adamıydı

İstanbul! Ezop'un dili misali şehir
Kimine tat verir, kimine kahır
Bazen durgun bir sudur burada hayat
Bazen de kudurmuş koca bir nehir

Zaman çabuk geçti ve süre bitti
Doksanlar hazin bir vedayla uçup gitti
Bir akşamüstü Haydarpaşa Garı'nda
Son bindiğim trenin acı düdüğü öttü

Şimdi İstanbul aklıma geldiğinde
Bir televizyonu açarım bir de kalbimi
Doksanlar tarihte, anılar ise mazide
Anılardan başka bir şey kaldı mı

Ferah mahallesindeki üç katlı bina
Hâlâ duruyor musun o tepe başında
Balkonunda çay içen dostlar vardı
Birlikte karışık hayaller kurarlardı...

Hüseyin ARASLI, 25.12.2016, Denizli.