► Hayatı:
15. yüzyıl Anadolu sahası Türk edebiyatının en önemli şairlerindendir. İsmi bazı kaynaklarda Sinan, bazı kaynaklarda ise Yusuf olarak geçen Şeyhî'nin doğum yeri Germiyan (Kütahya)'dır. İlk tahsiline Kütahya'da başladı. Burada şair Ahmedî'den ilim öğrendi. Daha sonra İran'a gitti, burada Seyyid Şerif Cürcanî ile birlikte edebiyat, tasavvuf ve tıp tahsil etti. İran'dan dönüşü esnasında Ankara'da Hacı Bayram-ı Veli'ye intisab edip ona talebe oldu ve "Şeyhî" mahlasını aldı. Kütahya'ya döndükten sonra hekimliğe başladı ve bir yandan şiir çalışmalarını sürdürdü. Burada Germiyanoğlu Yakub Bey'in özel doktoru oldu. Çelebi Mehmed'in 1415'te Karaman Savaşı'nda rahatsızlanması üzerine padişahın tedavisi için Ankara'ya davet edilen Şeyhî, tedavide üstün başarı gösterince padişahın iltifatına mazhar oldu ve kendisine birçok hediyelerle birlikte Dokuzlar köyü tımar olarak verildi. Ayrıca padişahın özel doktoru olarak görevlendirildi. Şeyhî kendisine verilen köye giderken yolda köyün eski sahipleri tarafından dövüldü ve canını zor kurtardı. Bunun üzerine başından geçenleri hicvederek anlatığı "Har-name" isimli eserini yazdı.
Şeyhî, II. Murad döneminde 1429 yılında Kütahya'da vefat etmiştir. Mezarı Kütahya yakınlarındaki Çiftepınar köyündedir.
► Edebî Yönü:
• Şeyhî, Anadolu sahası Türk edebiyatının 15. yüzyılın ilk yarısındaki en önemli şairidir. Her ne kadar gazellerinde tasavvufî ögelere yer vermiş olsa da mutasavvıf bir şair değildir.
• Şeyhî, Anadolu sahası din dışı edebiyatının kuruluşunda önemli rol oynamış, özellikle lirizm yanı öne çıkan şiirleriyle tanınmıştır.
• Divanında yer alan gazel ve kasidelerinde Farısî şairlerden Selman-ı Savecî'nin ve Hafız-ı Şirazî'nin etkisi görülür.
• Şeyhî, Türk edebiyatında başarılı bir mesnevi şairi olarak bilinir. Çok sayıda şuara tezkiresi yazarı, Nizamî'nin aynı adlı eserinden tercüme ettiği "Hüsrev ü Şirin"in Türk edebiyatında bu türde yazılmış en güzel mesnevi olduğunu kaydetmişlerdir. Bu mesnevide yer alan tercî-i bend, Divan şiirindeki tevhidlerin en güzellerinden biridir.
• Şeyhî, "Har-name" adlı eseriyle Türk hiciv ve mizah edebiyatında çok önemli bir yere sahiptir.
• Anadolu sahası klasik şiirinin kurucu şairlerinden olan Şeyhî, bu sebeple kaynaklarda "şeyhü'ş-şuara", "serdar-ı şuara", "hüsrev-i şuara" olarak anılmıştır.
• Şeyhî, çağdaşı olan Ahmed Paşa ve Necatî gibi şairlerden başka kendisinden sonra gelen Bakî, Fuzulî gibi birçok şair üzerinde etkili olmuş, şiirlerine nazireler yazılmıştır.
www.huseyinarasli.com
► Eserleri:
1- Divan: Şeyhî Divanı'nın başında tevhid, na't ve kasideler bulunur. Şair divanında en çok II. Murad'a övgüler yazmıştır. Millet Kütüphanesi Ali Emiri kitapları arasında bulunan divanın nüshası 1438 yılında istinsah edilmiştir.
2- Hüsrev ü Şirin: Şeyhî'nin II. Murad adına Genceli Nizamî'nin aynı adlı eserinden tercüme ettiği bu eser, Hüsrev ile Şirin'in aşkını konu edinir. Şeyhî, bu eseri Nizamî gibi uzatmamış, hikaye sonundaki trajik yerleri çıkarmış, yaptığı ekleme ve çıkarmalarla eserine telif özelliği kazandırmıştır. Şeyhî'nin bu mesnevisi, Türkçe yazılan "Hüsrev ü Şirin" mesnevilerinin en güzeli olarak kabul edilir. Eser 6944 beyit olup "mefâ'îlün mefâ'îlün fe'ûlün" vezniyle yazılmıştır. Şeyhî'nin bu eserinde 15. yüzyıl Türkçesinin özellikleri bulunan arkaik kelimeler bakımından zengin dil malzemesi vardır.
3- Har-nâme: Şeyhî'nin en tanınan ve beğenilen eseridir. Mesnevi türünde yazılan eser 126 beyittir ve önce I. Mehmed'e, sonra da II. Murad'a takdim edilmiştir. Har-name edebiyatımızda hiciv türünün en güzel örneğidir. Güçlü bir ifade ve sade bir Türkçe ile yazılmış olup hemen her beyti sehl-i mümtenî özelliği taşır.