TDE 11. Sınıf 1. Ünite Özeti

Türk dili ve edebiyatı dersi 11. sınıf 1. ünite "GİRİŞ" özet konu anlatımı.

EDEBİYAT VE TOPLUM İLİŞKİSİ

• Edebiyat, sözlü ve yazılı ürünler aracılığıyla toplumun kültürel birikimini oluşturur. Toplumun duygu, düşünce ve hayalleri; sosyal yaşamı, inançları ve değerleri onun aracılığıyla dile getirilir.

• Edebiyat, toplumların duygu ve düşüncelerinin yansıdığı alandır. Kültür ve uygarlığın bileşeni, ifadesi, ayrılmaz bir parçasıdır.

• Edebiyat; toplumsal varoluşun ve millî kimliğin düşünce ve sanat alanında inşası, temsili ve gelecek kuşaklara aktarımında önemli bir araçtır. Siyasal gelişmeler, savaşlar, göçler, din ve medeniyet değişiklikleri gibi toplum hayatını derinden etkileyen her şey, edebiyatta yankı bulmuştur.

• Dil, zihniyet, aile, sosyal çevre, fikir ve inançlar gibi tüm değerler dizgesi toplumsal katkıyla inşa edilir. Sanatçının, eserini üretirken toplumsal gerçeklikten bağımsız hareket etmesi düşünülemez.

• Sanatçı ait olduğu toplumun kültür kodlarını taşıdığından edebiyat, içinde doğduğu sosyal yapının tanığı durumundadır. Toplum sorunlarını dile getirir, bunu yaparken de toplumsal değişime etkide bulunur.


EDEBİYATIN SANAT AKIMLARI İLE İLİŞKİSİ

Edebî eserler belli bir sanat anlayışı doğrultusunda yazılır. Aynı sanat anlayışı doğrultusundaki eserler toplamı da edebiyat ve sanat akımlarını oluşturur. Klasisizm, romantizm, realizm, natüralizm, parnasizm, sembolizm başlıca edebiyat ve sanat akımlarındandır. Batı Etkisinde Gelişen Türk Edebiyatı’nda genellikle bu sanat akımlarının etkileri görülmektedir.


EDEBÎ AKIMLAR

Klasisizm: XVI. yüzyılın sonlarında Fransa’da monarşinin güçlenmesiyle ortaya çıkmış bir edebî akımdır. Eski Yunan ve Latin edebiyatlarını örnek alan klasisizmde sanattaki kural ve ilkelere sıkı sıkıya bağlılık esastır. Bu akımda akla, sağduyuya ve ahlak ilkelerine büyük önem verilir. Kişisel duygu ve eğilimler değil insanın değişmeyen özellikleri yansıtılır. Konular tarihten ve mitolojiden alınır. Kahramanlar soylulardan seçilir. Dil ve anlatımda mükemmellik amaçlanır; açıklık, yalınlık, duruluk önemsenir. Kaba ve çirkin sözlere yer verilmez. Sanatçı eserde kişiliğini gizler. Klasisizm akımında en çok tiyatro (trajedi ve komedi), şiir ve fabl türlerinde eserler verilmiştir.

Klasisizm'in dünya edebiyatında temsilcileri: Bouileau , Corneille , Racine, Moliére , La Fontaine , Fénelon , Madam de la Fayette

Klasisizm'in Türk edebiyatında temsilcileri: Şinasi, Ahmet Vefik Paşa

Romantizm: Orta Çağ monarşisinin sanat anlayışını temsil eden klasisizme tepki olarak XVIII. yüzyılın ikinci yarısında doğmuş bir edebî akımdır. Romantizmde duygular, din ve tabiat önemsenir. Konular genellikle günlük hayattan ve millî tarihten alınır. İyi-kötü, hayal-gerçek karşıtlığından yararlanılır. Kişiler toplumun her kesiminden seçilebilir, doğal ve toplumsal çevrelerinden soyutlanmadan ele alınır. Bu nedenle sosyal çevre ve doğa betimlemelerine önem verilir. Sanatta toplumsal fayda gözetilir. Duygulu, şairane bir üslup kullanılır. Bu akıma bağlı sanatçılar eserlerinde duygu ve düşüncelerini gizlemez. Romantizm akımında daha çok şiir, tiyatro, roman gibi türlerde eser verilmiştir. Tiyatroda dram türü bu akımla ortaya çıkmıştır.

Romantizm'in dünya edebiyatında temsilcileri: Victor Hugo, Lamartine, Goethe , Schiller, Puşkin, Walter Scott

Romantizm'in Türk edebiyatında temsilcileri: Namık Kemal, Ahmet Mithat Efendi, Abdülhak Hamit Tarhan

Realizm: XIX. yüzyılın ikinci yarısında romantizme tepki olarak doğmuş bir edebî akımdır. Realizmde pozitivizmin bilimsel felsefesinden yola çıkıldığı için gerçekçi gözleme büyük önem verilir. Kişilerin davranışlarını, karakterlerini belirlediği düşünülen doğal ve toplumsal çevrenin betimlenmesine ağırlık verilir. Bu açıdan bakıldığında realist eserlerde işlevsel betimlemeler yapılır. Realizmde kişiler toplumun her kesiminden seçilebilir. Yazar, eserinde kendi kişiliğini gizler; nesnel bir anlatım tutumu sergiler. Bu akım sanatçılarına göre yazarın herhangi bir mesaj verme kaygısı yoktur. Kurallara uygun, sağlam bir dil ve üslup kullanılır. Roman türü özellikle realizm akımıyla birlikte büyük bir gelişme göstermiştir.

Realizm'in dünya edebiyatında temsilcileri: Balzac, Flaubert, Stendhal, Dostoyevski, Tolstoy, Gogol, Mark Twain, Jack London, Hemingway, Charles Dickens

Realizm'in Türk edebiyatında temsilcileri: Sami Paşazade Sezai, Recaizade Mahmut Ekrem, Halit Ziya Uşaklıgil, Mehmet Rauf, Refik Halit Karay, Yakup Kadri Karaosmanoğlu, Reşat Nuri Güntekin, Memduh Şevket Esendal

Natüralizm: XIX. yüzyılın sonlarında Fransa’da ortaya çıkmış bir edebî akımdır. Evrende olup bitenlerin nedensellik bağlantısı içinde belirlendiği görüşünü esas alan determinizmin edebiyata yansımasıdır. Realizmin ileri aşaması sayılır. Gerçeği anlatmada realistleri yetersiz bulan natüralistler, gerçeği yansıtmayı aşırılığa vardırır; doğayı anlatırken deneysel yöntemden yararlanır. Toplumun laboratuvar, insanın incelenecek bir nesne gibi görüldüğü bu akımda kişilere ve olaylara bir bilim adamı nesnelliğiyle yaklaşılır. Natüralizme göre aynı nedenler aynı sonuçları doğurur, kişinin davranışlarını iradesi değil soya çekim ve sosyal çevre belirler. Toplum için sanat anlayışının hâkim olduğu bu akım çevresinde yazılan eserlerde toplumdan dışlanan kişilere yer verilir. Kahramanlar ait olduğu çevrenin diliyle konuşturulur, sokak dili edebiyata girer.

Natüralizm'in dünya edebiyatında temsilcileri: Émile Zola, Alphonse Daudet, Guy de Maupassant

Natüralizm'in Türk edebiyatında temsilcileri: Beşir Fuat, Nabizade Nazım, Hüseyin Rahmi Gürpınar

Parnasizm: XIX. yüzyılda Fransa’da ortaya çıkmış bir şiir akımıdır. Bu akım için şiirde gerçekçilik de denebilir. Adını Yunan mitolojisinde esin perilerinin yaşadığına inanılan Parnas Dağı’ndan alan Çağdaş Parnas dergisinde yazan şairler; ölçü, uyak, ses uyumu gibi ögelerle kurulan biçim mükemmelliğini önemsemiştir. Romantizme tepki olarak doğan bu akımda duygu ve hayalin yerini gerçekler alır, dış dünyanın betimlenmesi esastır. Sanat için sanat anlayışı hâkimdir. Eski Yunan ve Latin mitolojisine hayranlık duyan parnasyenler, konularını genellikle tarihten almış veya yabancı ve uzak ülkeleri konu olarak işlemiştir.

Parnasizm'in dünya edebiyatında temsilcileri: Gautier, Banville, Lisle, Coppée, Heredia

Parnasizm'in Türk edebiyatında temsilcileri: Cenap Şahabettin, Tevfik Fikret, Yahya Kemal

Sembolizm: XIX. yüzyılın ikinci yarısında Fransa’da parnasizme tepki olarak ortaya çıkmış bir şiir akımıdır. Sanat için sanat anlayışıyla şiir yazan sembolist şairler, şiirde müzikaliteye ve anlam kapalılığına önem vermiş; dış dünyanın insan üzerindeki etkisini semboller aracılığıyla anlatmıştır. Lirizmin ve hayalin yoğun olduğu sembolist şiirde duygular ön plandadır, doğa betimlemeleri özneldir.

Sembolizm'in dünya edebiyatında temsilcileri: Baudelaire, Mallarmé, Valéry, Edgar Allan Poe

Sembolizm'in Türk edebiyatında temsilcileri: Cenap Şahabettin, Ahmet Haşim, Cahit Sıtkı Tarancı, Ahmet Hamdi Tanpınar, Ahmet Muhip Dıranas