Türklerde İslam Anlayışının Oluşmasında Etkili Olan Şahsiyetler

Ebu Hanife: Asıl adı Numan'dır. Lakabı ise "İmam-ı Azam Ebu Hanife'"dir. İslam dünyasının en önemli fıkıh (hukuk) alimlerinin başında gelir. 699 yılında Kûfe'de doğdu. Küçük yaşlarda Kur'an'ı ezberledi ve çok iyi bir öğrenim gördü. Zamanla kendisini fıkıh alanında geliştirdi. İmam-ı Azam'ın görüşleri İslam dünyasındaki en yaygın mezhep olan Hanefi mezhebinin temelini oluşturdu. Aynı zamanda ticaretle uğraşan Ebu Hanife, günlük hayatla ilgili fıkhi meselelere (ticaret, evlenme, boşanma, cezalar, icar, kira, satış, ibadetler, miras...) Kur'an, sünnet ve sahabelerin görüşlerinden faydalanarak akılcı çözümler getirdi. İslam dininin özellikle hoşgörülü ve birleştirici yönünü insanlara anlattı. Tüm yaşamını Irak'ta geçiren Ebu Hanife, 767 yılında Bağdat'ta vefat etti. Hanefi mezhebi Müslüman Türk dünyasında en çok benimsenen mezheptir.
Önemli eserleri: Fıkhul Ekber, el-Âlim vel Müteallim.

Cafer-i Sadık: Caferilik mezhebinin kurucusu olup soyu baba tarafından Hz. Ali’ye (r.a.), anne tarafından Hz. Ebu Bekir’e (r.a.) dayanmaktadır. 702 yılında Medine’de doğmuş ve yine Medine’de 765 yılında vefat etmiştir. Cafer es-Sadık, hadis ilminde otorite olarak kabul edilmiştir. İmam Malik ve Ebu Hanife ile görüş alışverişinde bulunmuş, fazilet ve takvasıyla tanınan bir kişi olmuştur. Hiçbir zaman sahabeye dil uzatmayan, uzatanları da hoş karşılamayan ve Hz. Ali (r.a.) soyuna insanüstü bir tabiata sahip olduklarını hiçbir zaman söylemeyen Cafer es-Sadık, siyasetten de uzak kalmayı tercih etmiştir. Caferilik mezhebi on iki imama inanmayı inanç konuları kapsamında değerlendiren bir mezheptir. Caferilik ekolüne göre; Kur’an-ı Kerim, ilk ve en önemli kaynaktır. Sünnet konusunda diğer mezheplerden farklı olarak Hz. Peygamber’in (s.a.v.) sünnetinin yanı sıra, masum (günahsız) olarak kabul ettikleri on iki imamın söz ve fiillerini de sünnet olarak değerlendirirler.
www.huseyinarasli.com
Mâturidi: İmam Maturidi Özbekistanlı bir Türk'tür. 852 yılında Semerkant'ta doğdu. Burada ilim tahsil etti ve eğitim gördüğü medresede hocalık yaptı. Ebu Hanife'nin görüş ve düşüncelerine bağlı kaldı ve bu bağlamda ilmi çalışmalar yaptı. Özellikle İslam dininin inanç esasları (iman konuları) ile ilgili eserler yazdı, görüşler ortaya koydu. Kur'an ve sünnet temeline dayanan ve aklı esas alan bu görüşlerinden Maturidi mezhebi oluştu.
Önemli ve günümüze kadar ulaşan eserleri; Kitabut Tevhit ve Tevilâtül Kur'an. "Tevilatül Kur'an" bir tefsir kitabıdır ve İmam-ı Maturidi bu kitabıyla önemli tefsirciler arasında yer almıştır. Maturidi 944 yılında Semerkant'ta vefat etti.
www.huseyinarasli.com
Şâfii: İmam-ı Şafii'nin asıl adı Muhammed bin İdris'tir. Miladi 767 yılında Filistin'in Gazze şehrinde doğdu. İlim tahsili için önce Mekke'ye gitti. Daha sonra Medine'de meşhur alim İmam-ı Mâlik'ten ders aldı. İmam-ı Şafii Abbasiler döneminde yaşadı. Bu dönemde Yunan, Hint ve İran kültürüne ait eserlerin Arapça'ya tercüme edilmesi, bunun sonucunda bazı felsefe akımlarının İslam toplumunda fikrî kargaşalıklar oluşturması üzerine İmam Şafii bu karışıklıklara son vermek amacıyla "Risale" isimli eserini yazdı. İlk hukuk metodolojisi kabul edilen bu eser, Şafii mezhebinin temellerini oluşturur. Ömrünün sonlarına doğru Mısır'a yerleşen İmam Şafii, 820 yılında burada vefat etti.

Eş'ari: Yemenli meşhur sahabe Ebu Musa el-Eş'ari'nin soyundan gelen Ebul Hasan el-Eş'ari, 874 yılında Basra'da doğdu. İlk tahsilini babasından aldı. İmam-ı Eş'ari, İslam dininin inanç esaslarıyla ilgili görüşleriyle tanınmıştır. O, inanç konularını aklın ilkeleriyle savunmuş, vahiy ile akıl arasında orta bir yol benimsemiş, Kur'an ve sünneti ön plana çıkarmış ve bu metodu Irak'ta büyük yankı uyandırmıştır. İmam Eş'ari'nin görüşlerine dayanan Eş'ari mezhebi geniş bir coğrafyada yayıldı. Eş'ari'nin özellikle İslam dininin inanç esaslarıyla ilgili görüşleri Türkler arasında yayılmış, kabul görmüştür.

Ahmet Yesevi: Hoca Ahmed Yesevi, 1093 yılında Türkistan'ın Yesi kentinin Sayram kasabasında (Bugünkü Kazakistan'ın Çimkent şehri yakınlarında yer alır) dünyaya geldi. İlk eğitimini Yesi şehrinde babasından ve Arslan Baba'dan aldı. Sonra da dönemin önemli ilim merkezlerinden Buhara'ya gitti ve orada Yusuf Hemedani'den ilim tahsil etti. Merv, Semerkant, Herat gibi şehirleri dolaşarak dersler verdi. 1140 yılından sonra memleketi Yesi'ye dönüp ders vermeye başladı. Birçok öğrenci yetiştirdi. Hoca Ahmet Yesevi insanlara İslam'ın ilkelerini anlatırken "hikmet" adı verilen şiirlerini kullandı. Sade, akıcı ve anlaşılır bir Türkçeyle yazdığı bu şiirleri, Türk halkının İslam'ı anlayıp öğrenmesinde çok etkili oldu. Ahmet Yesevi'nin hikmet adı verilen bu şiirlerinin toplandığı kitabının adı "Divan-ı Hikmet"tir. Özbekler, Kırgızlar ve Volga Türkleri arasında elden ele dolaşan bu kitap Türk tasavvuf edebiyatının en önemli eserlerindendir. Ayrıca o şiirleri, sohbetleri ve kişiliğiyle halk arasında çok sevildi ve "Pîr-i Türkistan" lakabıyla tanındı. Yesevilik düşüncesi Orta Asya'dan Anadolu'ya, oradan Balkanlar'a kadar geniş bir coğrafya'da yayılmıştır. Hoca Ahmet Yesevi 1167 yılında Yesi'de vefat etti.
www.huseyinarasli.com

Hacı Bektaş Veli: Hacı Bektaş-ı Veli 1209 yılında Horasan'ın Nişabur kentinde dünyaya geldi. Ahmet Yesevi'nin öğrencilerindendir. Tasavvuf ilmiyle uğraşmış büyük bir mutasavvıftır. Horasan'dan Anadolu'ya gelmiş, tasavvuf yoluyla Anadolu'da İslam dininin yayılmasında çok etkili olmuştur. Aynı zamanda Ürgüp yöresinde yaşayan Hristiyanlarla sıcak ilişkiler kurarak onların Müslüman olmalarına zemin hazırlamıştır. Onun düşünce sisteminde hoşgörü ve insan sevgisi esastır. İnsanları her zaman iyiye, güzele, doğruya çağırmış, toplumda birlik, beraberlik olması için çabalamıştır. Hacı Bektaş Veli aynı zamanda dostu Ahi Evran'ın kurduğu Ahilik teşkilatı içerisinde yer almış, Yeniçeri ocağının da piri (büyüğü) kabul edilmiştir. Kırk yaşlarında Nevşehir'in bugünkü Hacıbektaş ilçesine yerleşmiş, ömrünün kalan kısmını burada yaşamış ve 1270 yılında burada vefat etmiştir. Önemli eseri: Makâlât
www.huseyinarasli.com
Mevlana Celaleddin-i Rumi: Mevlana hazretleri 1207 yılında Horasan'ın Belh şehrinde dünyaya geldi. Asıl adı Muhammed Celaleddin'dir. Babası sultânu'l-ulema (alimler sultanı) Sultan Bahaeddin Veled, annesi Mü'mine Hatun'dur. Mevlana 5-6 yaşlarında iken ailesi ile birlikte Anadolu'ya göç etti. Yedi yıl kadar Karaman'da kaldıktan sonra Anadolu Selçuklu Sultanı Alaattin Keykubat'ın daveti üzerine ailesi ile birlikte 1228'de Konya'ya yerleşti. Mevlana ilk tahsilini babasından aldı. Daha sonra Halep, Şam, Konya gibi zamanın önemli ilim merkezlerinde eğitim gördü. Zamanının bütün ilim dallarında kendini çok iyi yetiştirdi. Babası Bahaeddin Veled 1231 yılında vefat edince vasiyeti üzerine onun yerine ders vermeye başladı. Bu sırada 24 yaşında idi. Daha sonra büyük medreselerde dersler okuttu, çok talebeler yetiştirdi. 1244 yılında Şems-i Tebrizi ile tanıştı ve onunla yaptığı sohbetler hayatının dönüm noktası oldu. Kendisini tasavvufi hayat tarzına yöneltti, medresedeki hocalığı bıraktı. Meşhur "Mesnevi" isimli eserini bu dönemde yazdı.

Mesnevi: Mevlana hazretlerinin tüm dünyada tanınan meşhur eseridir. Türk Edebiyatı nazım şekillerinden mesnevi tarzıyla yazılmıştır. Türk-İslam kültürünün en önemli eserleri arasında yer alan bu eserde tasavvuf düşüncesi ve hayat tarzı anlatılır.

Mevlana, sahip olduğu insan sevgisi ve engin hoşgörüsü ile herkesin sevgisini, saygısını kazandı. Görüşleriyle, düşünceleriyle ve eserleriyle geniş halk kitleleri üzerinde derin etkiler bıraktı. 1273 yılında, 66 yaşında iken Konya'da vefat etti. Mezarı Konya'dadır. Ölüm gününü, çok sevdiği Allah'a kavuşacağı an olarak gören Mevlana, bu mutlu günü Şeb-i Arus (düğün günü) olarak adlandırmıştır.

Önemli eserleri: Mesnevi, Divan-ı Kebir, Fîhi mâ fih.

Ahi Evran: 1171 yılında İran’ın Batı Azerbaycan tarafında bulunan Hoy kasabasında doğmuştur. Ahi Evran’ın çocukluğu ve ilk tahsil devresi memleketi olan Azerbaycan’da geçmiş olsa da gençliğinde Horasan ve Maveraünnehir’e giderek o yörede büyük üstatlardan ders almıştır. Bu arada Âlim Fahrettin Razi’den akli ve naklî ilimleri öğrenmiştir. Ahilik teşkilatının Anadolu'daki kurucularından olan Ahi Evran bu teşkilatın piri kabul edilen, âlim ve mutasavvıf bir şahsiyettir. Asya’dan gelerek Anadolu’da birçok şehri dolaştıktan sonra Kırşehir’e yerleşti ve ahilik teşkilatının yayılmasında önemli hizmetler yaptı. Özellikle 1. Alâeddin Keykubad’ın büyük destek ve yardımıyla, bir taraftan tasavvufi düşünceye ve fütüvvet ilkelerine bağlı kalarak tekke ve zaviyelerde şeyh mürit ilişkilerini düzenlemiştir. Diğer taraftan iş yerlerinde usta, kalfa ve çırak münasebetlerini ve buna bağlı olarak iktisadi hayatı düzenleyen ahiliğin Anadolu’da kurulup gelişmesinde büyük rolü olmuştur. Ahi Evran, otuz iki çeşit esnafı teşkilatlandırarak Selçuklu ve Osmanlı coğrafyasında İslam medeniyetine katkılar sunmuşlardır. Osmanlı İmparatorluğu'nun kurucusu Osman Gazi’nin kayın pederi Şeyh Edebâli bir ahi şeyhidir.

Yunus Emre: Yunus Emre'nin doğum yeri, tahsil (öğrenim) hayatı vb konularda net bir bilgi yoktur. 1240 yıllarında Eskişehir-Sivrihisar yakınlarındaki Sarıköy'de doğduğu, 1320 yılında vefat ettiği kabul edilir. Sarıköy'deki mezar, Yunus Emre mezarı olarak kabul görmüştür. Yunus Emre, günümüzde bile net bir şekilde anlaşılabilen sade, akıcı ve öz Türkçe ile yazdığı çok güzel şiirleriyle İslam dininin, güzel ahlakın, Allah sevgisinin, Peygamber sevgisinin Anadolu'da yayılmasında çok etkili olmuştur. Onun şiirleri aynı zamanda Türkçenin bir dil zaferi olup bu dilin sanat ve edebiyat dili olduğunun en büyük kanıtıdır. Yunus Emre Anadolu'da Haçlı ve Moğol saldırılarıyla dağılan Türk boylarının birlik ve beraberliği için çalışmıştır. Onun anlayışı öncelikle insan sevgisi üzerine kuruludur. Yaratılanı Yaradan'dan ötürü hoş görmeyi telkin etmiştir.

Hacı Bayram-ı Veli: Hacı Bayram Veli, Orhan Gazi döneminde 1352 yılında Ankara'da doğdu. İlim tahsilini tamamladıktan sonra medresede ders vermeye başladı. Bu sırada Somuncu Baba'nın daveti üzerine onun yanına gitti ve manevi terbiyeye başladı. Hacı Bayram Veli hazretleri Ankara'da bulunan dergahında, içlerinde İstanbul'un manevi fatihi Akşemseddin hz. olmak üzere bir çok talebe yetiştirdi. Sade ve duru bir dille yaptığı etkileyici sohbetleriyle insanların gönüllerine hitap etmiş, Anadolu'da İslam'ın yayılmasına önemli katkılar sağlamıştır. Hacı Bayram'ın diğer bir özelliği de sosyal yardımlaşmaya verdiği önemdir. O zenginlerden topladığı yardımları fakirlere, borçlulara dağıtmıştır. Hacı Bayram Veli 1429 yılında Ankara'da vefat etti.

Sarı Saltuk: Anadolu ve Balkanlar’ın Türkleşip Müslümanlaşmasındaki etkisiyle adı etrafında menkıbeler oluşmuş bir alperendir. Kaynaklarda "mücahit-gazi, gazi-derviş, alperen, mübarek zat, ermiş" gibi sıfatlarla anılan Sarı Saltuk Anadolu ve Rumeli’nin Türkleşip İslamlaşmasında etkin rol oynamıştır. Tarihî kaynaklara göre Sarı Saltuk, Dobruca’ya yerleşmesinden vefatına kadar irşat faaliyetlerini sürdürmek amacıyla çeşitli tekke ve zaviyeler açmıştır. Dobruca’daki Sarı Saltuk, Kaligra’daki Sultan (Yılan) Tekkesi, kendisinin bizzat açtığı ve faaliyette bulunduğu tekkelerdendir. Sarı Saltuk’un adına ölümünden sonra açılan tekkeler Babaeski’deki Eski Baba Tekkesi ile Kütahya Şeyhlü’deki Sarı Selcük Tekkesidir. Sarı Saltuk’un; Kalliakra (Bulgaristan), Babadağı (Romanya), Blagay (Hersek), Ohri (Makedonya), Kruya (Akçahisar/Arnavutluk), Rumeli Feneri (İstanbul), Babaeski (Edirne), Bor (Niğde), Diyarbakır, Tunceli ve İznik gibi merkezlerde olmak üzere pek çok türbesi bulunmaktadır.

12. sınıf 2. ünite diğer konular için tıklayın ›