İslam, doğduğu coğrafyadan dünyanın pek çok farklı yerine yayılmış ve yayıldığı yerlerde yaşayan insanlar İslam’ın inanç ve ahlak ilkelerini benimseyerek Müslüman olmuşlardır. İslam medeniyetine farklı coğrafyalardan ve farklı kültürlerden gelen katkı, onun çok zengin ve eşsiz bir medeniyet olmasına yol açmıştır.
• İslam medeniyetinin farklı coğrafyalara taşınmasında önemli görevler icra eden komutanlar;
İran, Afrika ve Endülüs: Sa'd b. Ebi Vakkas, Amr b. As, Musa b. Nusayr, Tarık b. Ziyad
Hint Coğrafyası: Gazneli Mahmud
Anadolu: Sultan Alparslan
• İslam medeniyetinin gelişmesine katkı sağlayan alimler; İmam-ı Azam Ebu Hanife, İmam Şâfiî, İmam Malik, İmam Eşari, İmam Maturidi, İmam Gazali, Hoca Ahmet Yesevî, Mevlana Celaleddin Rumi, Hacı Bektaş Veli...
• İslam medeniyetinin en önemli unsurlardan biri de dildir. İslam medeniyeti Türkçe, Arapça, Farsça yazılan eserlerle zenginleşmiştir. Müslümanlar, yabancı kültürlerle karşılaştıkları andan itibaren ilk iş olarak farklı alanlardaki Yunanca ve Farsça eserleri Arapçaya çevirmişlerdir.
• Özellikle Abbasiler döneminde Yunan, Fars ve Hint literatürüne ait tıp, matematik, astronomi alanlarında pek çok eser tercüme edilmiştir. Bu iş için Abbasi Halifesi Me’mun zamanında Bağdat’ta Beytü’l-Hikme adında bir akademi kurulmuştur.
İslam Medeniyetinin İzlerinin Yoğun Olarak Görüldüğü Bölgeler
Hicaz Bölgesi: İslam, Arap Yarımadası’ndaki Hicaz bölgesinde ortaya çıkmış ve buradan dünyaya yayılmıştır. Mekke ve Medine, Hicaz bölgesinin en önemli iki şehridir. Mekke’de bulunan Kâbe Müslümanların kıblesidir ve yeryüzünde Allah’a ibadet amacıyla yapılan ilk mabettir. Medine ise Peygamberimizin hicret sonrası yerleşerek İslam devletini kurduğu şehirdir. Mescid-i Haram'dansonra en mukaddes mescit olan Mescid-i Nebi (Peygamber mescidi) ve Peygamberimizin kabri bu şehirdedir. Hicret öncesi adı Yesrib olan şehir, Peygamberimizin buraya gelişiyle birlikte “nurlanmış şehir” anlamına gelen "Medine-i Münevvere" adıyla anılmaya başlamıştır. Medine kelimesiyle medeniyet kavramı aynı kökten gelir. Medine şehri, İslam medeniyetinin şehircilik anlayışının modelidir.
www.huseyinarasli.com
Kudüs ve Çevresi: Tarihi çok eskilere dayanan Kudüs şehrinin ismi kelime olarak bereketli ve mukaddes gibi anlamlara gelir. Hem çevresi hem de bünyesinde bulunan Mescid-i Aksânedeniyle Kudüs, İslam medeniyetinin en önemli dinî ve kültürel havzalarındandır. Kıble Kâbe’ye çevrilmeden önce Peygamberimiz Kâbe’yi de önüne almak suretiyle Kudüs’e yönelerek namaz kılmıştır. Daha sonra kıble Kâbe’ye çevrilmiştir. Peygamberimizin Mescid-i Harâm’danMescid-i Aksâ’yagötürülmesi (İsrâ) ve ardından Yüce Allah’ın huzuruna çıkarılması (Miraç) mucizeleri de Müslümanlar için bu şehri mukaddes kılan diğer hususlardır. Kudüs, Hz. Ömer’in halifeliği sırasında fethedilmiş ve İslam topraklarına katılmıştır.
Şam ve Bağdat Bölgesi: Diğer adı Dımaşk olan Şam şehri, Şam beldeleri (Bilâd-ı Şam) olarak bilinen Suriye, Filistin, Lübnan ve Ürdün bölgelerinin merkezidir. Bölge, Hz. Ömer döneminde Halid bin Velid komutasındaki İslam ordusu tarafından fethedildi ve bu tarihten itibaren İslam medeniyetinin önemli bir havzası oldu. Şam daha sonra Emevi devletinin başkenti olarak önemini sürdürdü. Abbasi halifesi Mansur tarafından kurulan Bağdat şehri de İslam medeniyetinin önemli bir kültür ve ilim merkeziydi. Bağdat’ta kurulan en önemli medrese Büyük Selçuklu veziri Nizamü’l-Mülk adına kurulan Nizamiye medreseleridir. Ayrıca Beytü’l-Hikme gibi tercüme ve ilim akademileri de burada bulunuyordu.
İran, Horasan, Türkistan ve Maveraunnehir Bölgesi: Hz. Ömer zamanında İslam topraklarına katılan İran ve Horasan bölgesi İslam medeniyetinin önemli havzalarındandır. Güneşin doğduğu yer anlamına gelen Horasan; Nişabur, Merv, Belh, Herat gibi önemli tarihî şehirlerin yer aldığı bir bölgedir. Günümüzde Afganistan, Tacikistan ve İran gibi ülkelerin topraklarında yer alan bu bölgedeki nüfusun büyük çoğunluğu Türklerden oluşmaktadır. Büyük sufi Mevlânâ Celaleddin Rumi, Belh şehrinde doğmuş, daha sonra Anadolu’ya göç etmiştir. Arapçada "nehrin öbür yakası" anlamına gelen Mâverâünnehir, Orta Asya’da Seyhun ve Ceyhun nehirleri arasında kalan bölgenin adıdır. Semerkant, Buhara ve Kaşgar, Türkistan’da bulunan önemli şehirlerdir. Türkistan; tarihi, kültürü, medeniyeti, edebiyatı, sanatı, mimarisi, yer altı ve yer üstü zenginlikleriyle İslam medeniyetinin önemli bir parçasıdır. İmam Buhârî, İmam Tirmizî, İmam Mâturidî, Farabi, İbn Sinâ, Zemahşerîve Ali Kuşçu gibi önemli ilim adamları burada yetişmiştir.
Hint Alt Kıtası: Hindistan ve Pakistan’ı kapsayan bu bölge İslam medeniyetinin izlerini taşır. Dünyanın en kalabalık ülkelerinden biri olan Hindistan, Endonezya ve Pakistan’dan sonra dünyada en çok Müslümanın yaşadığı ülkedir. Abbasiler döneminde yapılan fetihler sonucunda İslam dini Hindistan topraklarında yayılmaya başlamıştır. Hindistan, İslam ile tanışmasının ardından 19. yüzyıldaki İngiliz işgaline kadar Gazneliler ve Babürler gibi Türk-İslam Devletlerinin egemenliği altında kalmıştır. Babürler döneminde yapılan ve dünyanın yedi harikasından biri sayılan Tac Mahal, Hindistan’daki İslam medeniyeti eserlerinin en güzel örneklerindendir. Hint alt kıtasında yetişen İslam âlimlerinin İslam medeniyetine ilmi anlamda önemli katkıları olmuştur. İmam Rabbâni, Şah Veliyullah Dihlevî gibi âlimler tefsir, hadis, kelam, tasavvuf alanlarındaki eserleriyle İslam medeniyetinin gelişmesine katkı sağlamıştır. Bu coğrafyanın son dönem önemli şair ve düşünürü Muhammed İkbal’dir. İkbal, yazdığı eserleriyle Müslüman son yüzyıldaki İslam düşüncesini etkilemiştir. İngiliz sömürüsüne karşı ülkesinin bağımsızlığı için çalışmış, Türk milli mücadelesine de destek vermiştir. Cavidname adlı eser onun önemli eserlerindedir.
www.huseyinarasli.com
Anadolu ve Balkanlar: 1071 yılında Sultan Alparslan’ın Malazgirt zaferi ile birlikte kapıları İslam'a açılan Anadolu, Türk-İslam medeniyetinin geçmişten günümüze en önemli havzalarının başında gelmektedir. Yüzyıllar boyunca İslam hilafetinin başkenti olan İstanbul, üç kıtanın birleştiği, dünyanın en önemli şehirlerinden biridir. İslam sanatlarının ve mimarisinin en güzel örnekleri bu şehirde verilmiştir. İstanbul dışında Edirne, Bursa, Konya, Erzurum, Diyarbakır gibi şehirler de İslam medeniyetinin önemli kültür şehirlerdir. Hacı Bektaş Veli, Yunus Emre, Hacı Bayram Veli, Molla Fenâri, Davud-i Kayserî, Aziz Mahmud Hüdaî, Niyâzi Mısrî, İsmail Hakkı Bursevî Anadolu topraklarında yetişen önemli âlim ve mutasavvıflardandır. Anadolu’nun Avrupa’ya uzanan halkası olan Balkanlar'ın İslam medeniyetiyle tanışması Müslüman Türk toplulukların bölgeye yerleşmesiyle başlamıştır. İslam’ın bu bölgede yaygınlaşması Osmanlı zamanında olmuştur. Osmanlıların İslam anlayışından etkilenen Boşnaklar ve Arnavutlar Müslüman olmuştur. Günümüzde Balkanlarda Arnavutluk, Bosna-Hersek, Bulgaristan, Yunanistan, Makedonya ve Kosova başta olmak üzere pek çok ülkede milyonlarca Müslüman yaşamaktadır. Ülkemiz, özellikle Batı Trakya’da yaşayan Müslüman soydaşlarımızın sorunlarıyla bir devlet politikası olarak ilgilenmektedir. Osmanlı döneminde Balkanlarda İslam medeniyetini yansıtan çok sayıda cami, medrese, han ve hamam gibi mimari eser yapılmıştır. Vardar Nehri üzerinde, Fatih Sultan Mehmed Han tarafından yaptırılan Taş Köprü, Filibe’de Sultan Murat Hüdavendigâr Camii, Yunanistan Kavala’da Mehmet Ali Paşa Medresesi, Bosna’da Mimar Hayreddin tarafından yapılan Mostar Köprüsü bunlardan bazılarıdır.
Kuzey Afrika (Mısır ve Mağrip): Mağrip; Mısır’dan Atlantik Okyanusu’na kadar uzanan Kuzey Afrika bölgesine verilen isimdir. Günümüzde bu coğrafyada Libya, Tunus, Cezayir, Fas ve Moritanya devletleri bulunmaktadır. Mağrip’in fethi Hz. Ömer (r.a.) zamanında Amr b. Âs komutasında Mısır’dan başlamıştır. İslam hakimiyeti boyunca Mağrip’te birçok emirlik ve devlet kuruldu. Osmanlı döneminde Barbaros Hayreddin Paşa 1517’de Cezayir ve civarını İspanyollardan kurtardı ve bir süre sonra Cezayir’in tamamını hakimiyeti altına aldı. Osmanlı donanması, Turgut Reis komutasında 1551 yılında Trablusgarp’ı ele geçirerek Osmanlı idaresini bütün Libya’da hakim kıldı. Türklerin himayesindeki Mağrip Fransız istilâsına kadar huzur içinde yaşadı. Batı'nın sömürgesi döneminde Mağrip’in her tarafında işgalci Batılılara karşı direnişler ve ayaklanmalar meydana geldi. Cezayir’de Abdülkâdir el-Cezâirî’nin, Fas’ta Abdülkerîm el-Hattâbî’nin, Libya’da Ömer Muhtar’ın mücadelesi bu ülkelerin kurtuluşu yolunda önemli direniş hareketleridir. Bu direniş hareketleri sayesinde Kuzey Afrika ülkeleri zamanla bağımsızlıklarını kazanmışlardır. Mağrip sanatının en önemli faaliyet sahası mimaridir. Kayrevan Ulu camisinin plan şeması ve mimarisi Mağrip’te inşa edilen bütün camiler üzerinde etkili olmuştur. Mısır'da Ezher Camii ve medresesi Fâtımîler tarafından kurulan önemli bir ibadet ve eğitim merkezidir. Ezher Medresesi (Üniversitesi) İslam dünyasının hâlen ayakta olan en eski eğitim kurumudur.
Endülüs: Endülüs, İber Yarımadasına (İspanya ve Portekiz) Müslümanlar tarafından verilen isimdir. En önemli şehirleri, Kurtuba, Gırnata ve İşbiliye’dir. Yarımadanın fethi 8. yüzyılda Emevi komutanlarından Tarık b. Ziyad tarafından başlatılmıştır. Bölge 15. yüzyılın sonuna kadar İslam medeniyetinin Avrupa’daki merkezi olmuştur. 15. yüzyılda Hristiyanların bölgeye hakim olmasından sonra Endülüs’teki İslam medeniyetine ait izler silinmiş, eserler yok edilmiş, camiler kiliseye çevrilmiştir. Endülüs Emevi Devleti’nin başkentliğini yapan Kurtuba şehrinde İslam medeniyetini yansıtan önemli mimari eserler ve kütüphaneler inşa edilmiştir. Kurtuba Camii önemli mimari eserlerden biridir fakat günümüzde cami olarak kullanılmamaktadır. Endülüs’teki İslam medeniyeti sanat ve estetiğinin en güzel yansımalarından biri de kale olarak inşa edilen ve günümüze kadar ulaşan Elhamra Sarayı’dır. İslam medeniyetinin Batı’ya taşınmasında önemli bir köprü rolü üstlenen Endülüs’teki ilmi çalışmalar Hristiyanlar tarafından Arapçadan Latinceye tercüme edilmiştir. İslam medeniyetine eserleriyle katkıda bulunan İbn Hazm, İbn Rüşd ve İbn Arabî gibi şahsiyetler bu coğrafyada yetişmiştir.
9. sınıf 5. ünite diğer konular için tıklayın ›